6 Temmuz 2018 Cuma

EYLEMSİZLİK, TARAFSIZ OLDUĞUNUZ ANLAMINA GELİR Mİ?



Isaac Asimov’un “Ben, Robot” adlı hikâyesini okudunuz mu? Okumadınızsa filmini de öneririm. Yönetmen, Alex Proyas ve filmin başrollerini Will Smith ve Brigit Moynahan paylaşıyorlar. Orada Robotların uyması gereken üç kuraldan söz edilir. Bu kurallardan biri şudur: “Bir robot, insanların ya da bir insanın zarar gördüğü bir konuda hemen müdahale edip, o insanları ya da o insanı zarar görmekten korumalıdır. Bir robot, böyle bir durumda eylemsiz-ilgisiz kalamaz”

Bu hikâyenin tasvir ettiği dünyada, robotlar insanlara hizmet için vardır. Onun zarar gördüğü yerde eylemsiz kalması, insana zarar verilmesine seyirci kalmak anlamına gelir ve bu da robotların yapılış amacına terstir. Bence robotlarla ilgili bu kural, eylemsizliğin, tarafsızlık anlamına gelmediğini vurgulayan çok güzel bir örnek.

Bu konu üzerine kafa yormamın nedeni, eylemsizliğin, tarafsızlık olduğu düşüncesinin yaygın bir yanlış halini almasıdır. İnsanlar, bir haksızlık karşısında eylemsiz kalmayı tarafsızlık sanıyorlar. Eylemsizlik, fiziksel bir hâldir. Hiçbir şey yapmazsanız eylemsiz olabilirsiniz. Fakat tarafsızlık bir soyut bir hâldir. Eylemsizken de taraf tutuyor olabilirsiniz.

Mahallenizin tarihi çeşmesi önünde çöp birikiyorsa ve siz olaya sadece seyirci kalıyorsanız, eylemsizsiniz ama tarafsız değilsiniz demektir. Böyle bir olayı ben de yaşamıştım. Dalgınlıktan mı, ilgisizlikten mi bilemiyorum, çöplerden taraf olmuştum. Sonra belediye çeşmenin önünü temizleyip-çeşmeyi gün yüzüne çıkarınca, “Neden bu konuyu daha önce belediyeye götürmedik ki?” diye hayıflanmıştım. O çeşme, yıllarca çöp yeri olmuştu. Halbuki çeşmenin üzerindeki Osmanlıca cümlelerde böyle bir yönlendirme olduğunu sanmıyorum.

Yine birçok toplumsal sorunlar karşısında eylemsiz olmayı tarafsızlıkla karıştırıyoruz. Düşünün iki kişi, bir dostunuzu tartaklıyor, siz ne polis çağırıyorsunuz ne de olaya müdahale ediyorsunuz. Sizce bu tarafsızlık mıdır? Elbette tarafsız değilsiniz. Ama dostunuzdan yana olmadığınız açık.

Evinizde çok kanallı televizyonunuz var ve çocuklarınız gelişigüzel televizyon seyrediyorlar. Kaliteli bir DVD çalar alıp-sizin seçtiğiniz filmlerin seyredilmesi yerine televizyon kanallarının seçtiği filmlerin seyredilmesi karşısında suskunsunuz. Bazı kanalların sorumsuz yayın yaptığını kabul etmek gerekirse, suskunluğunuzun, ailenizden yana bir tavır olmadığını söyleyebilirim. Akan bir ırmağı seyretmek keyifli olabilir, ama tarlanız susuzsa ya da zehirli şeylerle besleniyorsa, birşeyler yapıp akışı önceliklerinize hizmet eder şekilde kontrol etmelisiniz derim.

İnsanlar zaman zaman suskun kalmak durumundadırlar. Ben de suskun kalıyorum. “Meydan savaşını” göze alamadığım zamanlar oluyor. Vermek istediğim mesajların anlaşılmayacağını, olayın başka boyutlara taşınacağını görüyorum. Bu suskunluğumu yazılarımla ya da beni anlayacağını bildiğim insanların yanında bozuyorum. Belki de bunu bir tür telafi olara görüyorum.

Yoksa bu kadar yazı nasıl yazılabilirdi?
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder