Kişisel gelişimin becerilere dayandığını ve bütün becerilerin de eninde sonunda uygulamayla öğrenildiğini bazen unutuyoruz.
Sözgelimi, sürücülük kurslarına gidiyoruz. Teorik dersler alıyoruz ve almamız gerekiyor da. Fakat, direksiyon başına geçip de araba kullanmadan sürücü ehliyeti alan birine rastladınız mı? (Ben rastladım. Ama iyi bir sürücü değildi! Ehliyeti nasıl aldığı konusunda girmeyeceğim) Sürücülük konusunda, hemen arabaya binip pratik yapmaya çalışan insanlar, nedense kişisel gelişim konusunda uygulama yapmaktan kaçıp hemen kitaplara sarılırlar.
Halbuki sadece okumak ne dinde, ne politikada, ne de hayatın başka bir yerinde başarı getirmez. Sadece, söz konusu alanda size epey bir kültür getirir. Namaz kılmadan sürekli ilmihal okumak, sizi dindar yapmaz ya da hiçbir insanın ayağına gidip onlara bir şeyler satmaya çalışmadan sadece satışla ilgili kitaplar okumakla satış sektöründe başarılı olamazsınız.
Sokağa çıkıp insanlarla konuşmadan, onları dinlemeye çalışmadan sadece etkili dinleme üzerine kitaplar okumak da sizi iyi bir dinleyici yapmaz.
Kişisel gelişim kitapları dediğimiz kitapları seçerek okurum. (aslında dini, tarihi ya da felsefi kitapları da seçerek okurum) İletişim üzerine kitaplar da çeviriyorum. Bu kitaplardan bol bol yararlanıyorum. Fakat, bunları uyguluyorum. Çünkü haritanız iyi olsa bile, yolu yürümeniz gerekir. Yoksa rehberlere, yani yürümek istediğimiz yolu daha önce yürümüş insanlara ne gerek vardı? Herkes bir harita alır ve yoluna devam ederdi.
Bu açıdan, insanlar, incinmekten korktuğu için topluma açılmak, insanlarla yüzleşmek yerine, sıcak evlerinde, rahat masalarında kişisel gelişim kitapları okuyup duruyorlar. Oysa, bu kitapların uygulama alanı, hayatın kendisidir.
Sözgelimi Anthony Robins’in “Sınırsız Güç” adlı kitabı tamamen uygulamaya dayanan öneriler verir ve bu kitabı okuduktan sonra hala sigara içiyorsanız işiniz zor demektir. Bu tür kitapları yazan insanlardan hiç biri “benim kitabımı okumak yeter” dememiştir. Hep uygulamadan söz ederler. Ama kişisel gelişim teknikleri veren kitapları roman gibi okuyan, iş uygulamaya gelince “kaçak güreşen” çok insan tanıyorum.
Evet, bu insanların “kişisel gelişim” kültürleri oldukça fazla. Ama kişisel gelişim konusunda ki işaretler elbette zayıf kalıyor. Yemek kitapları okuyan ama bir türlü mutfağa girip yemek yapmaya teşebbüs etmeyen insanları hatırlatıyorlar.
Kişisel gelişimin ilk şartı, egonuzu cebinize koyup, insanlarla yüzleşmektir derim. İnsanlardan korkmayın, onlar da sizin gibi. Belki de korkumuzun sebebi budur, kim bilir.
-------------
Savaş ŞENEL: İngilizce Öğretmeni, İletişim Danışmanı, Okunaklı-Anlaşılır Yazarlık Koçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder