Buradaki notlar, belki bir gün daha uzun birer yazı olacaklar, belki de olmayacaklar. Ama burada kalacaklar. sugarpare
6 Temmuz 2018 Cuma
FİYAT VE MALİYET KAVRAMLARI ARASINDAKİ FARKI BİLİYOR MUYUZ?
Kendi işimi kurma sürecine geçtiğimden ve daha çok insanla tanışmaya başladığımdan beri, fiyat ve maliyet kavramları arasındaki farktan yeterince haberdar olmadığımızı daha çok anladım. İnsanlar, bir şeyin fiyatıyla onun maliyetinin farklı kavramlar olduğunu bilmedikleri için sıkça yanılıyorlar/ yanıltılıyorlar.
Konuyu açıklamak gerekirse şöyle diyebiliriz: bir şeyin fiyatı ucuz görünebilir, ama onu almak, kullanmak size büyük bir maliyet çıkarabilir ya da tam tersi, fiyatı yüksek görünen bir şeyin de size olan maliyeti düşük olabilir. Hatta kısa ya da uzun vadede kazançlı olabilir. Bu konuda size örnekler vereyim.
Sözgelimi, çok ucuza satılan Tetris oyunlarından bir tane hem de eskiciden satın almıştım. Fiyatı oldukça düşüktü, iki YTL’ydi sanırım. Fakat sonra ben ve ev halkı bu oyuncağı elimizden düşüremez olduk. İnsanlar, işlerini yapmak, yabancı dil çalışmak, okumak, film seyretmek v.s. yerine Tetris oynar olmuştu. Evde bilgisayar da vardı ama bu küçük elektronik cihaz her an el altındaydı ve ulaşılması kolaydı. Anladım ki bu küçük cihazın fiyatı çok düşüktü ama bize olan maliyeti gittikçe artıyordu. Çünkü zamanımızı çalıyordu. Önce biraz dinlenmek için başlayan oyunlar, saatlerce sürmeye başlamıştı. Hemen bu fiyatı küçük, ama maliyeti büyük cihazı kırıp çöpe attım.
Televizyonu da böyle düşünebiliriz. Pek çok dar gelirli aile indirimden televizyon alırlar ve ucuza geldiğini düşünürler. Fakat yabancı dil öğrenmek ya da bir konuda uzmanlaşmak için okumak yerine bu “ucuz” cihazı seyrederler. Ucuza aldıkları bu alet, onlara aslında bir “hayata” mal olur ve bir türlü dar gelirlilikten kurtulamazlar.
Başka bir örnek de alışveriş dünyasından vereyim. Ucuz deterjanlar alınır. Bunlar hesaplıdır, çünkü çevreci değillerdir, alerjiktirler. Mutfak bütçesinde yapılan bu tasarruflar, alerji, kaşıntı v.s. den dolayı doktorlar ve ilaçlara gider, hem de fazlasıyla. Bu tür ürünlerin çevreye verdiği zarar da cabasıdır. Çünkü ve ne yazık ki, bir çok şirket AR-GE çalışmaları dolayısıyla ürünlerinin yeterince sağlıklı olmadıklarını bilseler de, hukuk danışmanları onlara yasalardaki boşlukları kullanmayı öğrettiği için, sağlıksızlığı bunu sorun yapmazlar. Başka bir örnek daha vereyim : Fiyatları yüksek ama tüketici açısından maliyetleri düşük de olsa, genellikle mağazalarda konsantre ürünler satılmaz. Çünkü, konsantre ürün alan müşteriler, daha az sıklıkta alışveriş yapmaya gelirler.
Aynı şekilde size fiyatı yüksek gelen bir şeyin maliyeti de düşük olabilir. Hatta size kazanç da getirebilir. Sözgelimi yabancı dil öğrenmek masraflıdır. Fakat bir ya da iki yabancı dil bilmek size iyi bir gelecek sağlayabilir. Sözgelimi size ayda bin YTL kira getirebilecek bir evi belki on yılda satın alamazsınız ama, iki ya da üç yılda bir dili iyice öğrenip, bu dönem boyunca ve sonunda bin YTL’ik bir gelir artışı yakalayabilirsiniz.
Fiyat ve maliyet arasındaki farkı bildikleri için, girişimciler, bir şeyin sadece fiyatına bakmazlar, maliyetine de bakarlar. Fiyatı düşük bir şeyin aslında çok pahalı olabileceğini ya da fiyatı yüksek görünen bir şeyin maliyetinin az hatta kazançlı olabileceğini bilirler. Bir şeyi fiyatı ucuz diye almazlar ya da bir kazançlı bir fırsatı, fiyatı yüksek diye reddetmezler.
Ne dersiniz “ucuzcu” hayata veda edelim mi?
-----------
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder