6 Temmuz 2018 Cuma

DANIŞMANLAR, ASLINDA YİNE SİZE DANIŞIRLAR




İlgili olduğum alanlarda bana danışan kişilere çok soru sorarım. Elbette bunun sebebi, onların özel hayatları konusunda meraklı olmam değil değil, onların ihtiyaçlarını ve beklentilerini elimden geldiği kadar anlama çabasıdır. Çünkü aslında, karşımdaki kişilerin sorduğu soruların cevapları yine kendilerinde gizlidir.

Danışmanlar, aslında bunu yaparlar. “Sorularınızın cevapları tamamıyla sizdedir” demiyorum, ama doğru cevapların bulunmasında anahtar işleve sahip olan ipuçları, yine sizdedir.
Sözgelimi yabancı dil öğrenimi konusunda bana danışan kişilere sürekli sorular sorarım. Çünkü hazır reçeteler yoktur. Hazır reçeteler varsa bile, hangisinin size uyduğunu anlamak için yine sorular sormam gerekir. Neden yabancı bir dil öğrenmek istediklerini, bu konuda ne kadar zaman ve bütçe ayırdıklarını, daha çok hangi araçlarla öğrendiklerini veya hangi araçlarla öğrenmeyi sevdiklerini, hedeflerini ve buna benzer şeyleri sorarım. Amacım mutlaka ders vermek değildir. Kendi başına çalışma alışkanlığı olan bazı kişilere mektupla öğrenim kurslarını bile öneriyorum. Ama onlar için hazırlayacağım programı belirlemek için bütün bu soruların cevaplarını bilmem gerekir.
Bu durumda, sorularımızın cevaplarının temeli bizdeyse, başka kişilere danışmak anlamsız mı olmaktadır? Elbette anlamsız değildir. Doğru soruları sorarak, gerekli cevapları arayan kişilere her zaman ihtiyacımız vardır. Aradığınız şeylerin cevapları sizdedir. Ama “öncü” cevapları ortaya koyacak olan soruları sormak, herkesin aklına gelmez veya kişiler genellikle doğru soruları bilmezler. Ama danıştığınız kişinin sizi doğru cevaplara götürmesi için, önce sizden bazı cevaplar alması gerekir ve bunun için de size sorular sorar. Sizin soru sorduğunuz kişinin, size bir sürü sorması önce “farklı” görünebilir. Ama bu gereklidir.
Bu durumda, doğru soruları sormak, danışmanlık yapmanın en önemli şartlarından birisidir. Sözgelimi nasıl yabancı dil öğrenebileceğinizi sorduğunuzda, sizin ilgi alanlarınızı, beklentilerinizi veya buna benzer şeyleri anlamaya çalışmaksızın, hemen cevaplar vermek, aslında “anlamsız” bir tavırdır.

Benim için soru sormanın diğer bir yararı da, söz konusu konuda ciddî bir hedefi olmayan “şakacı” kişilere farkındalık kazandırmasıdır. Bu tür kişiler, bir sohbet konusu ararlar ve
sizin İngilizce öğretmeni, tercüman veya iletişimci kişiliğinizi göz önüne alarak sorular sorarlar. Siz onlara sorular sorunca konunun gayet ciddî olduğunun farkına varırlar, size bir daha sorular sormazlar. Onların net bir hedefi olmaması suç mudur? Elbette hayır. Bu, onları ilgilendiren bir durumdur. Ama bir yere varmayan diyaloglardan kaçınarak, hem kendi zamanımı hem de karşımdaki kişinin zamanını korumanın da benim hakkım olduğunu düşünüyorum.

Net bir sonuçtan kast ettiğim şey, kişilerin benden ders almaları veya bir seminer vermem için beni davet etmeleri değildir. Her gün, temel konularda ciddiyetle sorular soran bir çok kişiye karşılık beklemeden cevaplar öneriyorum ve bence daha önemlisi kaynaklar veriyorum. Yeter ki kendileri için bir şeyler yapmak konusunda kararlı olsunlar.

“Hayat kısa, yapacak işler pek çok!” demişler, ne güzel demişler!
-----------
www.savassenel.com
-----------
Konuyla ilgili film-kitap önerileri yapmak-almak ve yorumlarınız için:
MSN: savassenel@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder