6 Temmuz 2018 Cuma

NEDENSE BAZEN YAZAMIYORUM




Sebebini bilmiyorum ama bazen yazamıyorum. Yazmanın, beni rahatlatmaktan başka bir işe yaramadığını düşünüyorum. İnsanlar, birbirlerini kandırmaya devam ediyor. Paranın ya da şöhretin nasıl geldiğiyle değil sadece gelip gelmediğiyle ilgileniyorlar.

Ben, bir şeyler yazınca bunlar düzelecek miydi? Bunu mu bekliyordum? Elbette hayır. Bununla birlikte ben bir çok eğitimcinin yaptığı gibi dürüst olmayı, girişimci ruh taşımayı anlatırken, neden her yerde bedel ödemeden kazanan olmak yüceltiliyor? Neden mafya babası, hırsız v.s. olmanın da bir bedeli olduğu anlatılmıyor? Bu dünyada hiç bir şeyin bedava olmadığını, her şey için bir bedel ödeneceği gençlere neden söylenmiyor? Kurtlar Vadisinin başında saatler geçiren insanlar, neden yasal yollardan örgütlenmek, bir şeyler yapmak yerine daha da korkaklaşıyor?

Neden insanlar hakim unsurları sorgulamak, daha çok okumak, sivil ve yasal oluşumlara katılmak yerine daha da pısırıklaşıyor? Rüşvet almak ve vermek neden lanetlenmiyor? İnsanlar, mesai saatleri içinde rüşvet alıp sonra rüşvet aldığı kişiyle aynı safta nasıl Cuma namazı kılabiliyor? İç ve dış bütünlüğü olan dindarlara elbette saygım var. Fakat diğeri ne yaman çelişki!

Neden bana hazır maaşı bıraktığımı ya da maaşlı bir işe girmeyip serbest çalıştığımı sık sık sorarlar? Bu insanlar, bu kadar mı maaş düşkünü? İşverenler, bizi evlatlık mı alıyor? Elbette işveren, işçi ya da memur düşmanı değilim. Herkesin yaptığı bir iş var ve her iş çok önemli. Ama neden Allah’ın günü memurlardan şikayet eden insanlar, çocuklarını devlet kapısına köle etmeye çalışırlar? Vatana millete hizmet etsinler diye mi?

Sanatçı denilen insanların “kadınımı aldatırım” ya da “erkekler aldatır” gibi mesajlar vermesiyse ayrıca itici. İnsanlar, sanatçılara bunları mı soruyor? Siz bir sanatçıyı dinlerken “acaba eşini aldatıyor mu?” diye mi düşünüyorsunuz? Biz eğitimciler, konuştuğumuz her söze dikkat ederken ve etmemiz gerekirken, sanatçıların böyle bir sorumluluğu yok mu? Sanatçılar “deli” sınıfına mı giriyor? O sebepten mi her şeyi söyleyebiliyorlar? Deli oldukları için mi saçma sapan konuştukları zamanlarda bile onları ailece sükunetle seyrediyoruz?

Bilmiyorum. Bazen yazmaktan sıkılıyorum. Toplam kalitenin artacağına dair olan inancımı yitiriyorum. Fakat ne yapayım ki, sevgi ve saygı duyduğum insanlar ve kitaplar, beni olumlu ve umutlu olmaya programladı. Zaman zaman umudumu yitirsem de uzun soluklu bir umutsuzluk nöbetine giremiyorum.

Umudumdan vazgeçmemekle kötü mü yapıyorum, yanlış mı yapıyorum?
-----------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder