6 Temmuz 2018 Cuma

KENDİ EFENDİLERİNİ ATAMAK





İnsan kendi diktatörünü seçebilir. Sözgelimi hedeflerim, benim diktatörlerimdir. Hedeflerimin etik, hukuki ve sosyal yanlışları yoksa, onun diktatörlüğüne de boyun eğmem sorun meydana getirmez. Bunu başka bir yazıya bırakarak konuya farklı bir açıdan bakmak istiyorum:

Benim bu yazıda ele alacağım konu, zayıf ve güçten korkan insanların kendileri için atadıkları diktatörlüklerdir. Bu tür insanlar zayıfları ve nezaketi cezalandırırlar. Başka bir deyişle, kendi yanlış tavırları yüzünden, başkalarını diktatör olmaya iterler.

Sözgelimi kendisine hiç söz hakkı verilmemiş, soru sorulmamış öğrencilere söz hakkı verdiğinizde, afallayabilirler. Sizin tavrınız eğitim kurumunun genel tavrı değilse, diğer öğretmenler de böyle davranmıyorsa, öğrencileriniz bunu yanlış anlar, “nerelisiniz komutanım” moduna girerler ve demokrasiyi kötüye kullanmaya başlarlar. İnsanlara değer ve söz hakkı vermeye kararlıysanız, bir sürü riske girersiniz.

Sözgelimi kapıcıya selam verirseniz, sizi yanlış anlayabilir ve sizle “kanka” olmaya çalışabilir. Aslında onun bir kapıcı olması sorun değildir, o da bir hizmet insanıdır ve yaptığı iş çok önemlidir. Fakat kendi işini hor gördüğünden ve o imajı yaşattığından, insanlar da ona öyle davranır. Siz ona selamınızla değer vermeye başlayınca sizle “kanka” olmak ister. Mecburen kendinizi geri çekersiniz. O zaman işler düzelir. İstemeden diktatör olursunuz. “Ekmeğim gelmemiş, ayıp oluyor ama” dersiniz.

Bunların başınıza gelmesi için laubali olmanız gerekmez, biraz içtenlik göstermeniz yeter. İçtenlik ve laubaliliği ayırd edemeyen insanlar fırsatı kaçırmaz. Sizi diktatör olarak tayin edene kadar uğraşırlar. Siz de “yeter gari, kitleleri ben mi uyandıracağım?” dersiniz ve siz de onları “ufak ufak” ezmeye başlarsınız.

Yakışıklı gençlere kitap okumalarını önerirsiniz, anneleri evlere temizliğe giderken ellerine aldıkları tek kitap, ehliyet kursuna gittikleri için mecburen okudukları sürücü sınavı test kitabıdır. İngilizce öğrendikleri zaman gelirleri artabileceği halde, parasını annelerinden alarak günde saatlerce “chat” yaparlar, fakat İngilizce öğrenmeye ya da başka bir beceriyi elde etmeye ayıracak zamanları yoktur. Onları kendilerini geliştirmeye değil diploma almaya ve devlet kapısında iş bulmaya teşvik eden anne-babaları kendi diktatörlerini tayin ederler. Onca yeteneğine rağmen dar gelirli olmayı seçen bu gençlerin diktatörlüğü, masraflıdır da. Hayatları boyu ailelerinden, “daha iyi” olmak için değil “geçinmek”, “hayatta kalmak” için destek alırlar.

Bir çok insan, diktatör yetiştiren toprağı çapalar, tımar ederler. Üstlerinde “beni ez yoksa pişman olursun” tavrı ve tutumu vardır. Ortada hiç kimse olmasa bile, onlar kendilerini ezdirecek insanlar bulurlar. Elbette, şükür ki herkes, hatta çoğumuz böyle değiliz.

-----------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder