6 Temmuz 2018 Cuma

TEHLİKELİ İŞLER


Mario Puzzo’nun “Baba” (The Godfather-Mafya babası-Vaftiz Babası) adlı romanını okuduğumda mafya babası olmanın bir tür liderlik olduğunu ve daha büyük fedakârlıklar gerektirdiğini farkına varmıştım. Kitabı okuduğumda lise öğrencisiydim. Daha sonra da kitaptan uyarlanan filmleri seyretme fırsatım oldu. Özellikle Marlon Brando’nun oyunculuğu beni çok etkiledi. Rivayete göre Mafya babası rolündeki başarısından etkilenmiş olmalılar ki, Marlon Brando filmden sonra New York’u ziyaret ettiğinde, mafya babaları ona çiçek göndermişler.

Marlon Brando, filmdeki adıyla Don Carleone, aileler arası çatışmalarda oğlunu kaybeder. Bu büyük oyuncu, bir babanın nasıl acı çektiğini oyunculuğuyla çok etkileyici bir şekilde ortaya koyar. Annesi oğlunun kurşunlarla parçalanmış bedenini öyle görmesin diye, cesedi cenaze levazımatçınsa getirir ve “tamir” ettirir. Ayrıca "soğukkanlılık", "etkili dinleme", "çözüm odaklı çalışma" gibi birçok liderlik özelliğini de filmde, don Carleone’de görebilirsiniz.

Yine bir gazete haberinde İtalya’da yakalanan ve parmak kelepçesi takılan bir mafya babasının, iki parmağını keserek kaçtığını okumuştum. Kaç kişi kendi parmaklarını kesmeye cesaret edebilir?

Eskiden kabadayıların ayakkabılarının topuklarına basmaları da, yine başka bir adanmışlık örneğiymiş; kavgadan kaçmayacaklarını ortaya koymak içinmiş. Ayağa tam olarak giyilmemiş bir ayakkabıyla gerçekten de kaçmak zordur. Yani “ben kavgadan kaçmam, ayakkabımı tam olarak giymeyişim de bunu gösterir” mesajı verilirmiş.

Yine “Baba 3” filminden bir sözle devam edeyim: Al Pacino, yeğeni rolündeki Andy Garcia'ya “Sevdiğini belli etme, önce sevdiklerine saldırırlar” demesi de bu yoldaki ağır bedeli anlatır.

Osmanlı döneminde ünlü bir kabadayıyı sinsice bıçaklarlar. Bunu yapan kişi kaçmaya başlar. Onu yakalamaya çalışanlara şöyle der: “Bırakın gitsin, Korkaklarla uğraşmayın” der.

Bunları anlatmamın sebebi, mafya babası olmayı yüceltmek değildir. Her şeyde olduğu gibi, bu konuda kariyer yapmanın da bedeller istediğini ve kuru gürültü yapmakla veya kendisinden zayıfları hırpalamakla mafya babası olunamayacağını anlatmaktır.

Dolayısıyla önüne geleni tartaklayan, en ufak sebepte kavga etmeyi delikanlılık sayan “sepet kafalıların” neyi göze aldıklarını, nasıl bir kariyer seçtiklerini farkında olmalarını istiyorum. (Hakikî kabadayıların önce uzlaşmacı olmaya çalıştıklarını da hatırlatayım)

Her meslekte ve alanda ilerlemenin bir bedeli vardır. Fakat benim sözünü ettiğim bu dünyada bedeller daha da ağır görünüyor. Sadece siz değil herkes risk altındadır. Çünkü sizin kendi adınıza her şeyi göze aldığınız bilenler, sevdiklerinize saldırabilirler veya onları incitebilirler. Cep telefonları, arabalar, itibar ve buna benzer şeyler gençlerin gözünü boyuyor. Ama “dayı” olmaya özenen gençlerin dünyada “bedava” olmadığını, can yakmanın ve can yakmakla gelen itibarın “canlar” yakacağını farkında olmaları gerekiyor.

Ahmet Kaya’nın, “Arka Mahle” adlı şarkısındaki “beni çok dövdüler, ama adını söylemedim” sözü beni çok etkiler.
Hiç bir şey bedava değildir. Ya peşin ödeme yapılır veya taksitle. Ama illaki ödemesi vardır. Mutluluğun da, paranın da, şöhretin de. Yanlış mı düşünüyorum.
----------
www.savassenel.com
-----------
Konuyla ilgili film-kitap önerileri yapmak-almak ve yorumlarınız için:
savassenel@yahoo.com
MSN: savassenel@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder