Hepimiz bir planın parçasıyız. Tüketirken şirket politikalarına uygun hareket ederiz. Şirketlerin o yıl ki hedeflerine hizmet etmemiz bize telkin edilir. Bunu reklamlarla yaparlar. Otoritenin de bizimle ilgili planları vardır. Gerek duyduğu hayati istihdam alanlarını doldurduktan sonra, geriye yönetilmesi gereken insan kitleleri kalır. Her durumda bir planın parçası oluruz. Farkındalık içinde olduktan sonra, bir planın parçası olmak çok kötü bir şey değildir. Bana kaliteli ürünler ya da hizmetler sunan bir şirketin yıllık hedeflerine yardımcı olmak beni rahatsız etmez. Bana ve başkalarına insan olarak değer veren bir devletin ya da organizasyonun planlarına uymak da rahatsız edici bir şey değildir.
Benim ihtiyaçlarımı karşılayan, insan olarak beni önemseyen bir şirkette çalışmak da güzeldir. Fakat beni neden işe aldıklarını açıkça bilmek isterim. Bana hiçbir şey söylemeyen, ama uzmanlarına her şeyi anlatan testleri sevmem. Sözgelimi işe soysal olduğum için alınıyorsam, bunu farkında olmak isterim.
Bir çok insan bunu farkında değildir. Sözgelimi aslında sosyal olmadıkları için seçildikleri bir işe girerler ve öyle de kalmaları beklenir. İşe alındıkları için sevinen insanlar, aslında bunu hangi özelliklerine borçlu olduklarını bilmezler. Sosyal olmayışları onları belki kariyerlerinde yükseltir ama özel hayatlarını da donuklaştırır. İşleri onları şekillendirmektedir ama bunu farkında değillerdir. Kariyerlerinde yükseldikçe, onları bekleyen bir yalnızlık vardır.
Belki de ağzı sıkı olduğu için işe alınan insanlar vardır. Gördükleri arızaları dile getirmezler. Toplantılarda çatlak sesler çıkarmazlar. Bunun için seçilmişlerdir. Onların her devrin adamı oluşları ödüllendirilmiştir. Sessiz kaldıkça maaşları artar, kişilikleri erozyon geçirir.
Bazı insanlar da gelişime kapalı oldukları için işe alınırlar. Onlardan beklenen, sistemin parçası olmaları ve öylece kalmalarıdır. Onlara biçilen bir yer ve bir maaş vardır. Bu biçilen şeylerin değişmesi istenmez. Bu insanlar, okumaya, düşünmeye özendirilmezler. Bunu yaparlarsa, pozisyonlarına sığmazlar. Halbuki o pozisyonda sürekli kalması gereken insanlar vardır.
Bazı insanların acımasız olması beklenir. Sözgelimi, haklı ya da haksız olduğuna bakmadan insanları işten çıkarabilmelidir. Yönetimle çalışan arasında tampon olmalı, emir kulu rolünü oynamalıdır. Yönetimin dile getiremediği şeyleri, elemanlara karşı o dile getirecektir. Acımasız olduğu sürece kariyerinde yükselir.
Gelişime açık ve sosyal olduğunuz için sizinle çalışmak isteyen insanlar da olabilir. Yeniliğe açık ve çalışanlarının kendilerini geliştirmelerini isteyen bir çok şirket ve organizasyon vardır. Onlarla ya da onlar için çalışmak güzeldir.
Bu açıdan son yıllarda bana iş teklifi getiren ya da her hangi bir ortaklığa davet eden insanları neden beni seçtiklerini soruyorum. Onların bana giydirdiği elbise benim de giymek istediğim elbise aynı mı anlamaya çalışıyorum. Ne kendimi ne de başkasını kandırmak istemiyorum. Bunu yararlarını gördüm. Karşımdakinin benden ne istediğini ve benim neler verebileceğimi net olarak belirtmek, işleri kolaylaştırıyor. Ondan sonra bir çok insan gibi “mızmızlanmaya” gerek duymuyorum.
Şimdi sizler de düşünün bakalım. Neden sizi işe aldıklarını farkında mısınız?
---------------
Savaş ŞENEL: İngilizce Öğretmeni, İletişim Danışmanı, Okunaklı-Anlaşılır Yazarlık Koçu
savassenel@gmail.com, savassenel@yahoo.com
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder