Bazen arkadaşlarım güzel organizasyonlardan ve çalışmalardan söz ediyorlar. Bilgi almak istediğimde beni bir arkadaşlarıyla tanıştırmak ya da o konuda uzman birinin konuşmasını dinlemeye davet ediyorlar. Bu, aslında mantıklı bir tavır. Bununla birlikte, ilgi duyduğum, hakkında bilgi sahibi olmak istediğim her organizasyonu ziyaret etmem mümkün değil.
Bir dostum beni bir organizasyonu tanımaya davet ettiğinde, önce bana ön bilgi verebilecek dokumanları incelemeyi tercih ediyorum. Çünkü davet edilen her yere gitmeniz halinde öncelikleriniz kayboluyor. Halbuki, biraz ön bilgi alabilsem, belki o organizasyonu ziyaret etmek için sebeplerim olacak hem de hazır gidebileceğim. Ziyaretim, daha verimli ve anlamlı olacak. Fakat bazen yeterli dokuman ya da kitapları olmayan, sadece söze dayalı olarak tanıtılan organizasyonlarla muhatap oluyorum.
Bir organizasyon için, araçların önemi çok büyüktür. Organizasyon hakkında kısaca ya da ayrıntılı bilgi veren, ihtiyaca göre kişilere sunulabilen araçlar, çok büyük önem taşır.
Sözel tavsiyeyle aritmetik büyüyen (1, 2, 3, 4…) organizasyonların aksine, kitap, kaset, CD v.s gibi araçları kullanan organizasyonlar (2, 4, 6, 8…) geometrik büyür. Neden? Bu çok uzun bir konudur. Ama birkaç ipucu vereyim:
Diyelim ki ben, konuya inanıyorum ama yeterince bilgim yok ya da konuşmayı fazla beceremiyorum. Muhatabım olan insana organizasyonumla ya da konumla ilgili olarak bir kaset ya da başka bir dokuman verebilir, onun konuyu incelemesini sağlayabilirim.
Muhatabım olan kişi, belki beni dinlemek istemiyordur, zamanı da olmayabilir. Ama verdiğim bir dokumanı evinde ya da uygun bir ortamda inceleyebilir. Ben olmadan da öğrenebilir.
Bir günde kaç insanla konuşabiliriz? Fazla değil. Çünkü hepimiz çalışıyoruz. Halbuki insanlara kasetlerle, kitaplarla ulaşabiliriz. Bir gün içinde bir çok insana kasetler ya da kitaplar tavsiye edebiliriz. Ama bir araya gelebileceğimiz insan sayısı o kadar fazla değildir.
Sözgelimi, benden oy isteyen arkadaşlar oluyor. Parti programlarını soruyorum. Vaat ettikleri şeyleri nasıl sağlayacaklarını, düşünsel yol haritalarını okumak, incelemek istediğimi söylüyorum. Cevap olarak liderlerinin her gün televizyonda konuştuğunu dinleyebileceğimi söylüyorlar. Bir de beni suçluyorlar. Ne kadar garip bir tepki! Ben televizyon seyretmek zorunda değilim. O saatte televizyon karşısında olmak zorunda değilim. Çünkü davet edilen benim. Sonra televizyonu nasıl önereyim, nasıl kaynak olarak göstereyim? Evimde programların kayıtları yok ve zaman ayırabileceğim bir şey de değil. Diyelim ki ben o partiye inandım ve tanıtmak istiyorum, insanları televizyon başına, mitinglere mi davet edeyim? Biz insanları televizyon başına çekersek bugün parti liderini yarın maçları, öbür gün çarkıfeleği seyretmeye başlarlar. Sonra, nereden bulacağız okuyan, düşünen aktif insanları?
Herkesin anlamlı bir şekilde susup, insanları dinlediği ve onların ihtiyaçlarına göre kaynaklar önerdiği bir dünya düşlüyorum. Organizasyonların böyle büyüyeceğine inanıyorum.
İşte size bazı ip uçları verdim. Siz üzerinde düşünün.
-----------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder