6 Temmuz 2018 Cuma

DANIŞMANLAR DANIŞIRLAR MI?, İNGİLİZCE ÖĞRETMENLERİ YA DA ÇEVİRMENLER SÖZLÜĞE BAKARLAR MI?





Bir keresinde iki kelime arasındaki fark konusunda kararsızlığa düştüğüm için bir dostumu telefonla arayıp ona danışmıştım. Çünkü bir kartvizit hazırlanıyordu ve hata yaparsam kalıcı olacaktı. O sırada yanımda bulunan bir öğrencim “hocam, siz İngilizce öğretmeni ve çevirmen değil misiniz? Bu kelimeyi bilmiyor musunuz” diye bana sordu. Başkalarını arayıp onlara danıştığım için bana takıldı.

Çevirmenler, sözlüğe bakmazlar mı? Danışmanlar, başkalarına danışmazlar mı? Elbette çevirmenler sözlüğe bakarlar ve danışmanlar da başkalarına danışırlar. Böyle de olması gerekir. Çevirmenlere her kelimeyi ya da cümleyi anladıkları için değil eninde sonunda bunu öğrenecekleri için çevirmen denir. Danışmanlar da her şeyi bildikleri için değil, bilgi kaynaklarını bildikleri ya da bulabilecekleri için danışman adını alırlar. Aslına bakarsanız, danışmanlar, genellikle de çözümün sizde olduğunu göstermeye çalışırlar.

Ayrıca ben çokça sözlüğe bakar ve çokça insanlara danışırım. Bir kere insanlara kaynakları kullanma ve danışma alışkanlığı vermeye çalışmanın en iyi yolu budur. İngilizce derslerine girerken yanımda hep sözlük bulundururum ve bildiğim kelimeler için bile bakarım. Öğrencilerim bunu önceleri garipseseler de, bunun bilgisizlikle ilgisi olmadığını, bir alışkanlık olduğunu zamanla farkına varır. Yapılmasını istediğiniz şeyi önce siz yapmalısınız. Siz başkalarını danışmaya değer görmüyorsanız, başkaları neden sizi danışmaya değer görsün ki? Danışmanlık ya da çevirmenlik bir sonuç değildir bir süreçtir. Başka bir tabirle her zaman araştırmak ve her zaman öğrenmek durumundasınız.

Bu açıdan çok sorarım, çok araştırırım. Çevremde büyük bir “danışman ordusu” vardır. Bu insanların hepsi profesyonel danışman değildirler ama mesleklerini iyi bilen insanlardır. Hangi konuda takılırsam, o konuda uzman olan bir dostumu arar ya da email atar ona danışırım. Bu da bana büyük bir keyif verir ve çok şey kazandırır.

İnsanlar bazen size hayali elbiseler giydirirler ve sizin her şeyi bilmeniz gerektiğini düşünürler. her şeyi bilmeye çalışmak, hedefsiz insanların ya da televizyon yarışmalarına katılan insanların amacı olabilir. Bazı konular açılır ve o konuda bilginiz olmadığını anladıklarında “sen bunu bilmiyor musun” diye şaşkınlıkla sorarlar. Ne yazık ki çevirmen ya da danışman da olsanız da her şeyi bilemezsiniz. Buna gerek de yoktur. Ben de “anlatırsan bir dakika sonra öğrenmiş olacağım” derim. Bu kadarcık bir hazırcevaplılığın kabalık olmadığını düşünürüm.

Çevirmenler sözlüğe bakarlar ve danışmanlar da danışırlar. Bu nedenle evlerinde bir sürü sözlük ve kitap olur. Ben de her birinin farklı özellikleri olan yaklaşık yirmi beş sözlük var. Ayrıca kitaplarım da elimin altındadır.

İyi bir danışman olmak için çok danışmak, iyi bir öğretmen ya da iyi bir çevirmen olmak için de sözlüğe çok bakmak, ana dilde ve yabancı dilde çok okuma yapma gerekir.
-----------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder