Yazılarımda sıkıntı veren, sizi üzen konulara da rastlıyorsunuz. Bazen eleştirinin dozunu da kaçırıyor olabilirim. Bununla birlikte, hala okumaya, dinlemeye, konuşmaya ve anlatmaya devam ediyorsam bunun sebebi hala umudumu yitirmemiş olmamdır. Bir gün okumayı, dinlemeyi, okumayı ve yazmayı bırakırsam ya her şey düzelmiştir ya da umudumu yitirmişimdir.
Bana bazen neden hep umutlu olmaya çalıştığımı ve insanlara umut vermeye çalıştığımı sorarlar. Onlara eğitimci olduğumu ve her gün insanlarla, gençlerle bir şekilde konuştuğumu, onları dinlediğimi söylerim. “Bir gün sizin çocuğunuzla dersimiz olsa ya da sohbet etme imkanımız bulunsa ona ne anlatmamı isterdiniz? Umutsuz hikayeler ya da insanların birbirini aldattığına dair olaylar mı anlatayım?“ diye sorarım. Cevapları genellikle hayır olur. Kimsecikler, canlarının birer parçası olan çocuklarına, sevdiklerine umutsuz şeyler anlatılmasını istemez.
Acı şeylerden söz etsem, bile konuşmalarımda ya da yazılarımda alttan akan duygu umuttur. İnsanlara kendileri ve yaşadıkları dünya hakkında umut vermeye çalışırım. Bunu pembe tablolar çizerek yapmam. Karşılıklı ağlayabiliriz de, ama bu bile umutsuzluk anlamına gelmez. Evet,üzgünüm, hem de çok. Kendimle ilgili bazı konularda ve sokakta, gazetede v.s gördüğüm bazı şeyler için üzgünüm. Ama umutsuz değilim. Umudum bittiği an, ben de biterim.
Her gün güneş doğuyorsa, kitaplar satılıyorsa, bu kadar hayır kurumu varsa, elindeki gücü “helalinden” kazanmak için kullanan, “haram”a el uzatmayan insanlar varsa, rüşvet almayanlar, acı çeken ama acı çektirmeyenler, her gün bebeleri için sokaklara düşüp –çalmak yerine- akşamlara kadar çalışanlar, kadınlara saygı gösterenler, erkeklere değer verenler, insanı yüceltenler, okudukları bir dizeyle gözleri dolanlar, bir çocuğun ağlamasına dayanamayanlar, evlerinde kitaplara yer verenler, okumak ya da sevdiklerini dinlemek için televizyonlarını kapatabilenler, eşlerine sadık yaşayanlar, başkalarına ekmek kapısı olsun diye iş kuran, kazanan ve kazandıran insanlar varsa, ben de umudumla varım.
Hem de umutla anlatırım, umutla dinlerim. Belki üzülürüm, belki gözlerim dolar, belki de ağlarım. Ama umudumu, umutlarımı vermem, onlar benim hem anam-babam hem çocuklarımdır. Kimseciklere dokundurtmam.
Biraz oksijen, biraz ekmek, biraz çay ve daha çok umutla yaşarım.
-----------------------
savassenel@gmail.com, savassenel@yahoo.com
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder