28 Mayıs 2010 Cuma

Sevdiğimiz insanlar ve istatistikler




Lise son sınıfta öğrenciydim ve bir arkadaşımla yürürken, bir akrabamı uzaktan gördüm. Bu akrabam, sorunları, daha önemlisi "dağınık" bir hayatı olan birisiydi ve onun bu "dağınık" hayatı onun kendisi dışındaki herkesi mutsuz ediyordu.
Arkadaşıma bu akrabamın ailemizi üzen durumundan söz edince, arkadaşım bana: "Bu ender bir sorun değil, onun durumunda olan bir çok kişi var!" dedi. Benim üzülmemi engellemek için kendince bir şey söylemişti, ama yaptığı yorum, bana çok duyarsız gelmişti. Çünkü ben sosyolojik bir gerçekten söz etmiyordum; söz konusu kişi benim akrabamdı, ben bu kişiyi seviyordum ve onun için üzülüyordum. En önemlisi, annem onun için üzülüyordu. Arkadaşıma da kızmıyorum, çünkü benim üzüntümü kendince hafifletmeye çalışmıştı.
İstatistiklere hepimiz sığınırız ve aslında hepimiz bir istatiğin bir parçasıyız. Meselâ bir acıyı yaşarken, bizim yaşadığımız bu acıyı yaşayan başka insanların da olduğunu düşünmek bize biraz teselli verir. Ama şu var ki, sevdiğimiz insanlar, bizim için herhangi bir istatistiğin sıradan parçaları değildirler. Bebeğimiz hasta olduğunda: "Dünyada hasta olan bir sürü bebek var ve benim bebeğim de onlardan birisi; ne var üzülecek bunda?" diyemeyiz. Çünkü o bizim bebeğimizdir ve onu seviyoruzdur. Bu duygusal bağ, başka bebeklerin hastalıklarına duyarsız olmamızı sağlayamaz ve sağlamamalı da. Hatta kendi bebeği, çocuğu, akrabası, sevdiği bir kadın veya sevdiği bir erkek olan bir insan, başka bebeklere, çocuklara, kadınlara veya erkeklere karşı da hassas ve nazik olur. Çünkü onlar da bize sevdiğimiz kişileri hatırlatırlar, başka insanların da sevenleri, merak edenleri ve yollarını gözleyenleri olduğunu bize yeniden öğretir.
Bir lise öğrencisiyken yaşadığım bu olay, bana başkalarının sevdikleri veya bir şekilde bağ kurmuş oldukları kişiler hakkında konuşurken dikkatli olmayı öğretmiştir. Mesela çocuklarının kıymetini bilmeyen anne ve babalara rastlarım. Bu insanlar hayattan ne istediklerini bilmedikleri için, çocuklarından da ne isteyeceklerini bilmezler ve onları boş yere üzerler. Bu tür anne veya babaların çocuklarıyla da konuşurken, dikkatli ve özenli olmaya çalışırım. Onu ne kadar üzmüş olsa da, bir insanın sevdikleriyle, özellikle anne veya babasıyla ilgili konuşurken, istatistikçi gibi konuşmak ruhsuzluktur. Çünkü sizi mutsuz eden kişiyle duygusal bağınız kalmamış olsa bile, o herhangi birisi değildir ve aslında içinizdeki en derin arzu, onun sizi üzmemiş olmasıdır; çünkü aslında çok güzel olabilecekken, kaybolup gitmiş ve içerde bir acıya dönüşmüş bir ilişki söz konusudur. Bu durumda, bu kaybı nasıl geri kazanabileceğimiz veya en azından bu kayıptan gelen üzüntüyü nasıl hafifletebileceğimiz konusunda fikir beyan ederim. Ama bir insanın maddî veya manevî bir kaybıyla ilgili şaka olmaz veya "Yahu bu durumu yaşayan başka insanlar da var, üzüldüğüne değer mi?" gibi ruhsuz yorumlar yapılmaz.
Çünkü sevdiğimiz insanlar, gerçekten de herhangi bir istatistiğin parçası olsalar da, onların sıkıntıları bizi acıtmaya devam eder.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder