Bu
aralar karşıma sıklıkla çıkan bir videonun konusu, renk körlüğünden
muzdarip olan kişilerin renk körlüğünü ortadan kaldıran bir gözlüğü ilk kez taktıkları
anlar. Renk körlüğü konusunda yaptığım kısa bir araştırmada iki çeşit renk körlüğü
olduğunu gördüm: Bir tanesinde hayatı siyah beyaz görüyorsunuz. Diğer türünde
ise, kırmızı, mavi veya yeşil renklerinden birisini göremiyorsunuz.
Bu
videolarda renk gözlüğünü gideren gözlüğü ilk kez takan kişilerin hangi türde
bir renk körlüğünden muzdarip olduklarını hatırlamıyorum. Bununla birlikte tanık
olduğum şey, gözlüğü taktıkları zaman yaşadıkları ilginç şaşkınlık.
Bu
şaşkınlıkta iki duygunun yer aldığını düşünüyorum veya en azından “ben o
durumda olsam öyle hissederdim” diyebilirim. Birisi tabiatın renklerini
oldukları gibi, daha canlı görmenin getirdiği sevinç, ikincisi de bu şanstan
yoksun olarak yaşanmış yıllara dair hüzün.
Bu
deneyimi yaşayan, özellikle yaşlı insanlarda hüzün tarafının daha güçlü olduğu fikrindeyim.
Düşünsenize 60 yaşındasınız ve etrafınızdaki renkleri onca yıldır gerçek
güzellikleriyle görmediğinizi fark ediyorsunuz. Onca yıl, göremediğiniz kimi
renklerin yoksunluğuyla bozulmuş kompozisyonları seyretmiş olduğunuzu
anlıyorsunuz. Çünkü bir rengi görememek onun yer aldığı bütünün görünüşünü de kuşkusuz
etkiliyor. Hele renk körlüğünün en ağır biçimi olan ve Anopia Monokromatik - Tam Renk Körlüğünü yaşayan, yani
etrafını siyah-beyaz gören kişiler için de bir gözlük varsa, onların bu gözlüğü
taktıkları zaman neler hissettiklerini hayal bile edemiyorum!
Benzer şeyleri ben kimi kitapları okuduğum veya
kimi konuşmaları dinlediğim zaman yaşıyorum. Üniversitede çalışırken Çocuk
Gelişimi Bölümü öğrencilerine şu cümlelerle takılırdım: “Sizin ders kitaplarına
bakmıyorum. Benim iki çocuğum var ve şükürler olsun ki büyüdüler. Şimdi o
kitapları okuyup geçmişte kimi şeyleri yanlış yapmış olduğumu fark etmek
istemiyorum!”
Bir gün bir gün bir kafede denize karşı kitap
okurken, kitapta bana hayret veren bir ifade okuyunca “bu öğrenmenin sonu yok
mu?” diyerek kitabı masaya fırlattığımı hatırlıyorum. Neyse ki kafe sakindi de, etraftan bana
bakanlar olmamıştı!
Kendi adıma konuşursam, yeni bir şeyler
öğrendiğimde, bu öğrenmenin yüzüme vurduğu şey, daha önce tekrarlamış olduğum hakikaten büyük bir yanılgı değilse,
artık fazla üzülmüyorum. Yani “keşke bunu daha önce bilseydim” telaşını
yaşamıyorum. Daha çok yeni bir şey öğrendiğime seviniyorum. Çünkü bir eğitimciyim
ve kimi açılardan kaybolmuş yılların deneyimini, öğrencilerime ve okurlarıma
taşıyabilirim.
Aile toplantılarımızda zaman zaman çocuklarıma
kimi zaman şunları söylüyorum: “Ben yeterince hata yaptım. Deneyimlerimi
sizinle paylaşayım, aynı veya benzeri hataları yapmamanız konusunda size
yardımcı olayım. Kendi yolunuzda hata yapacaksanız, bunlar benimkilerden farklı
ve ilerleme gösteren hatalar olsun” dediğimi hatırlıyorum.” Elbette ağır
hatalar yapmalarını istemem.
Size garip gelebilir, ama geçmişteki
yanlışların farkına varma endişesinin de insanları öğrenmekten alıkoyan bir
etken olduğunu düşünürüm. Bu korku
zehirlidir. Çünkü bu şekilde kendinizi, fark etmekten bile ürktüğünüz yanlışları
yeniden yapmaya mahkum ediyorsunuz.
Öğrenmeye devam...
------------------
savassenel@gmail.com, savassenel@yahoo.com
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder