9 Şubat 2010 Salı

İntikam alma düşüncesini neden sevmiyorum!




İntikam almak istediğim zamanlar olmuştur; kendimle ve özellikle sevdiklerimle ilgili olarak kaldıramayacağım bir kötülük görmekten de hep ürkmüşümdür. Allah'a şükür ki, böylesi bir kötülük görmedim. Bu durumu şuna bağlıyorum: Birisini üzersem, varsa suçumu kabul ederim, suçum olmadığını düşünsem bile, o kişiyle konuşur ve durumu aydınlatmaya çalışırım. Kısacası, benimle ilgili olarak üzülmüş, haksızlığa uğramış olduğunu düşünen veya hisseden birisi olursa, bana ne kadar zor gelirse-gelsin, ona veya onlara benimle hesaplaşma fırsatı vermeye çalışırım. Çoğu insanın istediği de duygularını anlatmak, sesinin duyulduğunu bilmektir ve bu onların hakkıdır. İnsanlar, genellikle, kendilerine kulak veren birisini affetmeye hazırdırlar. Ama temel şart şudur: Sizin yüzünüzden üzülmüş birisini göz ardı etmeyeceksiniz ve yok saymayacaksınız. Bu tavrınız size karşı yapılabilecek ve sizin de cevap vermenizi gerektirecek kötülükleri engeller.

Peki intikam planları yapmayı ve intikam almayı neden sevmem?

Birincisi,
Böyle bir kötülüğün derecesi izafî-yani görece olmakla birlikte, kendi adıma konuşursam, insanlardan irademi elimden alabilecek, beni "ben" olmaktan koparabilecek ve beni bir insana veya insanlığa karşı düşman edecek bir kötülük görmedim veya eğer böyle bir şey olmuşsa, belki de bu konuda kendimi ikna ettim. Bunun için hep şükrederim. Çünkü böyle bir acıyı yaşamak zor bir sınavdır ve yaşadığınız bu acı, Allah korusun, sizi bir "canavara" dönüştürebilir.

İkincisi, bana haksızlık yapmış olan kişilerin bir kısmı, bunu iş hâline getirmişlerdir. Yani seçtikleri veya içine düştükleri hayat, zaten kırıp-geçirmekle sürüyor. Başka bir tabirle sadece benimle değil, herkesle sorunları var. Bunu görebiliyorum ve onları, onlar için üzülmekle birlikte, mutsuz hayatlarıyla başbaşa bırakıyorum.

Üçüncüsü, ben de bizzat affedildim-affediliyorum, sevdiklerim veya farklı insanlar da benim kusurlarımı; hatalarımı hoş gördüler veya hoş görmektedirler. Buna karşı, hem bir teşekkür hem de bir şükran ifadesi olarak, başkalarını da affedebilmeye ve hoş görmeye çalışıyorum.

Dördüncüsü, intikam almayı planlamak veya intikam almak, masraflı bir iştir. Sizi daha iyi işler yapmaktan alıkoyar. İntikam almak için kullanmayı düşündüğünüz yöntemler etik, yasal veya ahlakî de olsalar, intikam almanın maddî-manevî anlamda bir maliyeti vardır. Bu maliyet de, genellikle kazanacaklarınızdan fazladır. Sadece bir birey olarak haksızlığa karşı durmak için tavır koyduğum zamanlar olur, ama bu, intikam almaktan başka bir şeydir. Eğer, intikam alma konusunda kullanmayı planladığınız yöntemler etik, yasal veya ahlakî değillerse, bu süreçte kimyanız değişir ve farklı birisi olmaya doğru gidersiniz. Böyle bir sürece girmeden önce veya bu süreçte iseniz, acilen: "Acaba olmaya doğru gittim/ olduğum bu kişi, olmak istediğim insan mıdır?" sorusunu kendinize sormalısınız.

Beşincisi, çağdaş dünya ve Türkiye, büyük bir fikir kaosu içindedir; bir çok insan "hazzı" mutlulukla karıştırmakta ve "hazcı-Hedonist" tutumla, başkalarını kullanmaya çalışarak mutluluğu aramaktadırlar. Bu sırada, başkalarının kalplerini kırmaktadırlar. Benim tanıdığım ve başkalarının kalplerini kırmakla zaman geçiren bu türden kişilerden çoğu, anlamsız hayatlarının etkisiyle, alkolün veya daha kötü uyuşturucuların pençesinde kıvranmaya başladılar. Şimdi böyle birisinden neyin intikamını alacaksınız? En iyisi onlardan uzak durmaktır.

Altıncısı, bazı insanların fikir düzeyleri nasıl bir kötülük veya hata yaptıklarını anlamaya müsait değildir. Onlar pişman olmazlar, onları sadece korkutabilirsiniz. Yani bir daha aynı hatayı yapmalarını engellersiniz, fakat bunun sebebi hatalarını anlamış olmaları değil, korkmuş olmalarıdır. Bir bakıma hayvanlar gibidirler de diyemiyorum, çünkü insanın hayvanla denk olması teknik olarak mümkün değildir; insan bilinç ve davranış olarak ya hayvandan üstündür ya da aşağıdadır. Bense sevdiklerimden birisi zor durumda kalmadıkça, herhangi bir insanı korkutmayı sevmem. Yaparsam kanunî yollar kullanırım.

Yedincisi, bir insanın kusurunda sadece aklının payı yoktur. Duyguları, arzuları, o anda içinde bulunduğu şartlar vs. de etkilidir. Kanunlara aykırı bir suç işlemişse elbette cezasını çekmelidir. Ama şahsî ve bana karşı bir suçsa, içinde bulunduğu şartları da göz ardı etmemeye çalışırım ve affetmek için bir yol ararım. Fakat, yaptığı şeyin yanlış olduğunu, göz ardı edilmediğini, fakat affedildiğini kendisine bildiririm. Affetmekle birlikte, kendileriyle iletişimimi zayıflattığım kişiler olmuştur. Özellikle kişi, bende kendimi ikna edip-sakinleştirmemi gerektiren ve bu sebeple zihinsel enerjimi boşa harcamama sebep olan düşünce nöbetlerine sebep oluyorsa, o kişiden uzaklaşırım.


Sekizincisi: İntikam almanın hesap edilemez sonuçları ortaya çıkabilir. Yani siz sadece bir kişiyi ve bir şekilde incitmek isterken, o kişiyi maksadı aşan bir şekilde veya bir çok insanı gereksiz bri şekilde incitebilirsiniz. Yani olaylar kontrolünüzden çıkabilir; bu da sonu gelmeyen zararlar ve devamında büyk vicdan azapları getirebilir. İntikam almadan önce sırtınızda 10 kilo yük taşırken, bu yük, vicdana azabıyla birlikte kalbinize girer ve 100 ton olur! İşin acı yanı, olup-bitmiş bulunan şeyleri geri de alamazsınız!

Beni veya sevdiklerimi üzmüş olanlar için tek duam vardır ve o da beddua sayılmaz: Etraflarındaki masum kişilere bir zarar gelmeksizin, insan olarak kaldıramayacakları ağır bir acı yaşamadan, belki kaderin getirdiği küçük bir şokla, suçlarını anlamaları ve pişmanlık duymalarıdır; Pişmanlık duygusu, kişinin sürekli içinde taşıdığı, insanı pişiren, bir yandan da kişiyi arındıran bir tür ateştir ve aslında iyi bir şeydir.

Bununla birlikte kişinin pişman olması mümkün görünmüyorsa, üstelik sefil hayatıyla övünür hâle gelmişse, kanunlardan ve alması gereken cezalardan şu ya da bu şekilde sıyrılıyorssa, zaten onunla başa çıkmak bir sivilin ne görevidir ne de işidir. "Sen rahatına bak! Allah Müntakimdir-intikam alandır, nasılsa yanına kalmayacak" der bırakırım. Bu cümleyi benimle ilgili konularda sarfetmedim, ama nadiren de olsa, kendi hazları veya hedeflerine ulaşmak için başkalarının, özellikle gençlerin hayatlarına acımasızca kastedenler için kullanmışımdır.

Kendime, okurlarıma, sevdiklerime, sevmediklerime vs. tek önerim var: Oturup, sizi veya sevdiklerinizi incitmiş olanların bir listesini yapın, onların hayatlarını gözden geçirin ve onlardan intikam almak için başvurabileceğiniz olası yolları düşünün. Bu yollar, etik, yasal ve sizin içbütünlüğünüze uygun olsalar da, size getirecekleri maddî-manevî masrafı hesaplayın. Yasal haklarınız varsa, başvurun; bu zaten intikam sayılmaz, sizin hakkınızdır. Ama devamında olabilecek şeyleri kaldıramayacaksanız, bunu da iyi hesap edin derim.
Kendi adıma söylemem gerekirse, geçmişte ağzının payını vermiş olmam gereken bazı kişiler olmuştur ve o anda cezalarını vermem gerekirdi. Ama şimdi onlarla uğraşmak için kılımı bile kıpırdatmam!

Bunun dışında en iyisi kendi yolunuzda ilerlemek, sizin ve sevdikleriniz için huzurla birlikte gelen başarılar, en iyi "intikamlardır." Hem o sonuçlara giden yol boyunca gelişir, dönüşür ve olgunlaşırsınız, hem de sonuçları keyiflidir.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder