Geçenlerde bir öğrenci adayıyla konuşuyorduk. İngilizce öğrenmek istiyordu. 20 yaşlarındaki bu delikanlıya bazı sorular sordum ve aslında bu konuda hiç de istekli olmadığının farkına vardım. Üstelik o ana kadar, bırakın İngilizce ile ilgili, hayatla ilgili hiçbir hayalini keşfedememiştim ve bu beni üzmüştü. En sonunda ona ders vermemeye karar vermiştim. Ama arada başka birisi vardı ve onu da kırmak istemiyordum.
Dolayısıyla öğrenci adayının gerçek düşüncesini kestirme bir yoldan ifşa etmesini sağlamak için, kendisine şu soruyu sordum: “10 dakika içinde İngilizce öğretebilirsem bana ne kadar para verirdin? Bu konudaki hayalin ne kadar bir masrafa değer?” Bu soruyu sormamdaki amaç, konuyu ne kadar önemsediğini-aslında önemsemediğini anlamaktı. Sorumun benim alacağım ücreti belirleme konusunda bir etkisi yoktur, çünkü bu konu zaten belirlenmişti.
Delikanlı, eğer on dakika içinde ona İngilizce öğretirsem, bana sadece 3000 TL vereceğini söyledi, çünkü İngilizce öğrenmenin onun için hiçbir anlamı olmadığını; sadece babası istediği için öğrendiğini ve hayatta her şeye doyduğunu söyledi. İşin içinde biraz tilki kurnazlığı da vardı. Yani bizi onure etmekten kaçınıyordu. Bazı insanların mankenlerden, gece kulüplerinden esirgemedikleri, ama entelektüellerden ve eğitimcilerden esirgedikleri şeyler vardır!
Onun bu "3000 TL" içeren cevabı üzerine ben de ona ders veremeyeceğimi söyledim. Çocuğu hor görmüyordum elbette. Potansiyeli de vardır. Ama bir arabayı sürekli iterek çalıştırmayı hiç sevmem. Bunun Ferrari olması da, durumu iyileştirmez ve daha da komik bir hâle getirir!
Görüşmemiz bittikten ve delikanlı ofisten ayrıldıktan sonra, bu delikanlı hakkında daha ayrıntılı bilgiler edindim. Bu yaşta hayata nasıl doymuş olabilirdi! Fatih Sultan Mehmet hayata doymamış, İstanbul’u fethetmişti. Büyük İskender neredeyse, dünyanın yarısını fethetmişti ve cephede akşamları ülkesinden getirttiği kitapları okuyordu. Merhum dedemiz 87 yaşıan kadar bahçesinde güller yetiştirmeye doymamıştı. Bu delikanlı neler yaşamış, neler yapmıştı da 20 yaşında hayata doymuştu?
Sonra benim kediler gözüme ilişti. Baktım ki mama yiyince sevilmekten başka bir ihtiyaçları kalmıyordu. Yani hayata doymuş oluyorlardı. Çünkü bildikleri ve programlarında olan başka bir şey yoktu!
Demek ki bir insana hangi ufku gösterirseniz, ona ulaştığında doyabiliyor. Bunun gerçekten hayatı duyumsamış olmakla ilgisi yok. Bir insana rezidans+araba+gece hayatı üçgenini hayat diye anlatınca, bunlara ulaştığında hayata doymuş oluyor. Düşündüm acaba Büyük İskender zamanında rezidanslar, Range Rover’lar veya gece kulüpleri olsaydı, bu insanlar hayata doyarlar mıydı? Acaba işin sırrı bu mu? Ben acaba o yüzden mi sürücü ehliyeti almadım, gece kulübüne gitmedim? Mamasını yemiş olmanın rahatlığıyla, artık hayatta başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen kediler gibi olmamak için mi?
Ben yazmaya, sevmeye, sevilmeye, dünya ülkelerini görmeye, sevdiklerime doyamadım. Hayallerime, yaşadığım duygulara, muhasebelerime ve yerli-yersiz özlemlerime bir ömrüm daha olsa yetmez. Yoksa çok mu aç gözlüyüm?
Mesela hayallerimden birisi Üsküdar’da 3 katlı müstakil bir ev satın alıp, klasik bir şekilde döşemek ve öğrencilerimi, okurlarımı, yabancı misafirlerimi ve dostlarımı bu evde ağırlamaktır.
Acaba bir rezidans düşlesem daha mı iyi olurdu?
-----------------------
savassenel@gmail.com, savassenel@yahoo.com
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder