24 Haziran 2009 Çarşamba

Ne Yapsam, Kaçsam mı Buralardan?


Bu aralar yurt dışındaki bir arkadaşımla teknolojinin marifetiyle internet üzerinden konuşurken, onun yüzünde gördüğüm neşe bana kendi gezilerimi hatırlattı. Bir an, havaalanlarında uçağın kalkış saatini beklediğim, yabancı kentlerdeki kafelerde sabahlara kadar yazdığım günleri hatırladım.

Bu aralar biraz yorgunum.

Mesela, Paris’te kahve içerken Fransızca çalışmak, Berlin’deki o loş kafede yazmak, Nürnberg’te, Türkiye’den-İstanbul’dan geldiğimi öğrendiklerinde bana daha bir yakın davranan gurbetçilerle sohbetlere dalmak, Hamburg’ta limanda açılan sabah pazarını dolaşmak, Brüksel’de waffel satan Filistinliyle laflamak, biraz olsun zihnimi dağıtır ve beni dinlendirirdi.


Belki de Çin’e-Şenzen’de kalmış olduğum o, eve benzeyen otelde güvenlik görevlileriyle bir kez daha sabahlara kadar Çince konuşmaya çalışıp karşılıklı gülüşmeliyiz! Veya Hong Kong’ta kaybolmalıyım ve adres sormakla geçen bir iki saatten sonra oteli bulmalıyım. Belki de Bad Hasburg’taki üzgün Türklerle sohbet etmeliyim.

Belki de karlı bir gece vakti Pekin’e yakın ve bilmediğimiz yerdeki ıssız yolda patenaj yapan koca bir mersedesi neşeyle itmeliyim! Ertesi gün, uçaktan inerken almış olduğum 10-15 tane Skylife dergisini yeni tanıştığım kişilere vermeliyim.

Katar havaalanında ayakkabılarımı çıkarıp rahatça dolaşmalıyım. Malezya’da otelden çıkıp sabaha kadar açık olan o geniş kafede çay içip kitap okumalı veya bir şeyler karalamalıyım. Şangay’da otelin lobisinde canlı piyano konserini dinlerken porselen demlikte çay içmeliyim. Bu sırada yağmur yağıyor olmalı ve ben ara-sıra başımı kaldırdığımda arka bahçeye bakan geniş camdan yağmurun yeşil bahçe bitkilerini nasıl yıkadığını görmeliyim. Sonra yine yazmakta olduğum şeye dalmalıyım.

Malezya’da sabah üçte internet kafeden dönerken rastladığım ve bir direğin etrafında durmadan dönen adamı yeniden görüp, daha önce yapmadığım şeyi yapmalı, yani ona neden böyle dönüp-durduğunu sormalıyım.

Singapur’da bizi yersiz bir şekilde gözaltına alan polislere bana istemiş olduğum bir bardak suyu getirmedikleri için sitem etmeliyim. Lavaboya iki polis eşliğinde giderken gülümsemeli ve 3 saat bekletilmemizin sonunda cezamızın 15 dolar olduğunu öğrenince sesli bir şekilde gülmeliyim!

Dubai’de bizden gereğinden fazla para alan taksi şoförüne sitem etmeliyim. Sıcak günün ortasında çeşit çeşit ve soğuk meyve sularının tadına bakmalıyım.

Sonra yeniden Üsküdar’a dönüp bu eski ve kalender semtin sanki değişmemiş olduğunu düşünmeliyim ve sonra balkonuma kurulup, şu anda yapmakta olduğum gibi yazmalıyım.

İyi olurdu, güzel olurdu, değil mi?

-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder