29 Ekim 2016 Cumartesi

YORUCU ÖĞRENCİLER, ZORLAYICI ÖĞRENCİLER


Farabi Talks etkinliklerinden bir fotoğraf... @FatabiTalks

Öğrenciler çeşitlidirler. Fakat benim bu yazıda söz etmek istediğim iki grup öğrenci var. Bunlardan birisi "yorucu" öğrenci grubu, diğeri ise "zorlayıcı" öğrenci grubu.

Yorucu öğrenci grubu dersinizle ilgilenmeyen, müzmin ilgisizler grubudur. Ödevlerle veya tavsiyelerinizle ilgilenmezler. Bu durumları, elbette hiç bir zaman İngilizce öğrenmeyecekleri anlamına gelmez. Bir gün İngilizceye ihtiyaç duyacaklar veya yabancı dil öğrenmeyi seveceklerdir. Fakat o günü sizinle deneyimleyecek gibi bir hâlleri yoktur. Bu öğrenciler, derse devam mecburiyeti yoksa, derslere gelmezler. Derslere gelmek zorunda olurlarsa, hiç değilse dersi kaynatmadan sakince oturmaları da yeterlidir. Bu öğrencilerin bir kısmı ders sırasında uyuklar, bir kısmı telefonlarıyla ilgilenir ve kimileri de kitap okurlar. Bunların bir kısmının da ilerde önce ilgili öğrenci, sonra da zorlayıcı öğrenci grubuna girmeleri mümkündür.

İlgili öğrenci grubu ise, dersle ilgilenirler, asgarî düzeyde görevlerini yaparlar ve sınavlarında başarılı olurlar.Yazının bütününe ulaşmak için tıklayınız
  ------------------
İngilizce Kolay Twitter
İngilizce Kolay Facebook
-------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI

Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com



(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)





(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

-------------------

24 Eylül 2016 Cumartesi

SAHNEDE OYNANSA İNANMAZLAR: BABAMLA İLGİLİ BİR ANI


Bir akşam babamı aradım. Telefonu, sesinden genç olduğunu düşündüğüm bir bayan açtı. Ben de hafif bir şaşkınlık içinde “ben Savaş Şenel, Fazlı Beyin oğluyum, babamla görüşebilir miyim?” dedim. Bayan bana cevap olarak “benim babamın “Savaş” diye bir oğlu yok” dedi. Böyle bir cevap karşısında elbette aklımdan bir sürü şey geçmeye başladı. “Babama ne oldu?”, “Acaba telefonu açan kız kardeşimdi de, bir sebepten bana sitem mi etti?” gibi sorular zihnimden geçti. Gerçi bayanın sesi kız kardeşlerimden hiç birisinin sesine benzemiyordu. Tuşlamış olduğum numarayı kontrol ettim. Doğruydu, babamın telefon numarasıydı; yani herhangi bir yanlışlık yoktu. Eşimi aradım ve ona durumu anlatıp babamı aramasını söyledim. Merakla beklemeye başladım. Biraz sonra eşim aradı ve bulmacanın çözümünü bana sundu!:

Meğerse babam camiye gittiğinde cep telefonunu düşürmüş. Cemaatten birisi telefonu bulmuş ve bulduğu yer itibarıyla cemaatten birisine ait olduğunu tahmin etmiş. Tekrara namaza geldiği zaman verme düşüncesiyle telefonu yanında evine götürmüş. Eve gidince telefonu masaya koymuş ve babamın telefonu da, onun babasının telefonuna benziyormuş. Bu sebeple, ben babamı arayınca, babamın telefonunu bulmuş olan amcamızın kızı, o sırada babası lavaboda olduğu için aramama cevap vermiş. Birisinin şaka yaptığını veya musallat olacağını düşündüğü için, bana da “babamın Savaş diye bir oğlu yok” demiş. Bu bayan beni telaşlandırdığı için eşimden çok özür dilemiş, bayağı üzülmüş.

Evet sahneden oynansa, insanları güldürecek, ama hayatta gerçekleşebileceğine inanmayacakları türden bir anımı sizlerle paylaştım.

Eminim sizlerin de hayatlarında böyle yürek hoplatan tesadüfler vardır.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

22 Eylül 2016 Perşembe

KENT ANILARI: CAMİDEKİ ALKOLLÜ VATANDAŞ


Bir gün Kadıköy'de Osmanağa camisine uğramıştım. Çocukluk günlerimin geçtiği Kadıköy'de sevdiğim bir camidir. Bir de baktım ki tam cami girişinde, üstü başı düzgün, ama sarhoş bir adam, ama öyle böyle değil zom olmuş, ayakkabısını çıkarmaya çalışıyor. Belli ki camiye girmeye niyetli. Avludaki cemaat şaşkın. Öğretmenliğin verdiği rahatlıkla, duruma müdahale etmek üzere adamın yanına gittim. "Beyefendi neyiniz var?" dedim. Adamcağız konuşuyor, ama ağız yüz kontrolsüz, ne dediğini anlamıyoruz. Cemaatten birisi de yanımda. Derken o sırada camiye giren birisi adama tekme attı, ama tam tutturamadı. Araya girdim ve adama "sen ne yapıyorsun?" dedim. Bu münasebetsiz adam, bana "camiye alkollü gelmiş, baksana şuna" dedi. Ben de "terbiyesiz herif, adam dua etmeye gelmiş, senin hiç mi günahın, suçun yok, nasıl tekme atarsın?" diye bağırdım. Fakat aklı başında bir dindar olmadığı, sonradan ateşlenenlerden olduğu belliydi. Onu defettikten sonra, alkollü adamı kenara aldık. Dedik: "Ne oldu?" Konuşmalarından zar zor şu cümleleri anladık: "Üzüntülüyüm, namaz kılıp, dua etmeye geldim." Acısından-efkârından içmiş, bakmış acı dinmiyor, duaya sığınmak için gelmiş. Demek ki fena üzüntülü. Konuştuk, ettik, kendince içini döktü. Bir süre sonra polise telefon ettim ve dedim ki: "Kadıköy Osmanağa Cami avlusunda alkollü bir vatandaş var, Bu adamcağızdan bir şikâyetimiz yok. Üzüntülü, darmadağın, alkolü fazla kaçırmış hâlde camiye namaz kılmaya, dua etmeye gelmiş. Tek ricamız evine ulaştırmanız". Derken benim dersim vardı sanırım, alkollü vatandaşı cami cemaatinden delikanlıya emanet edip. Ayrıldım. Sözün özü, bugün başkası, yarın sen, başka gün ben bir kusur işleriz. Yanlış olduğunu düşündüğün bir şey varsa, incitme, konuş, el uzat.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

15 Eylül 2016 Perşembe

BACAKSIZ PİRE, SEBEP-SONUÇ İLİŞKİSİ, MUHAKEME, KİTAPLAR...




Bir bilim adamı deney yapıyormuş. Deneyin nesnesi bir pireymiş. Bilim adamı pireye “zıpla” demiş ve pire de zıplamış. Derken bilim adamı pirenin bir bacağını kesmiş ve yine pireye “zıpla” demiş ve pire yine zıplamış. Sonra bir bacağını daha kesmiş pirenin ve “zıpla” komutuyla pire yine zıplamış. Bilim adamı “zıpla” deyince pire hemen zıplamıyormuş, biraz beklediği de oluyormuş, ama yine de zıplıyormuş. Derken bilim adamı pirede tek bir bacak bırakmış; pire yine zar zor zıplamış. Derken bilim adamı pirenin kalan son bacağını da kesmiş ve deneyi tekrarlamış. Bacaksız pirede herhangi bir hareket görülmemiş.

Ve bilim adamı not düşmüş: “Bacakları olmayan pire işitme duyusunu yitiriyor. Dolayısıyla komutlarıma tepki vermedi.” Yazının bütününe ulaşmak için bu satırları tıklayınız.

---------------------------
-------------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

10 Temmuz 2016 Pazar

ONU ÇOK MU SEVİYORSUN?



Çok mu seviyorsun onu? O hâlde ona güzel kitaplar al, onları okusun güçlensin. Bu kitaplar, mecbur kalırsa, ona yanında hiç kimse olmasa da, ayakta durabilecek, yaşayabilecek umudu ve gücü aşılayan kitaplar olsun. Ona hediye ettiğin kitaplar, ona seninle ilgili de, gözü kör bir aşk ve bağlılık vermesin, onda aklı başında bir aidiyeti, sadakati beslesin-güçlendirsin.

Onu çok mu seviyorsun? O hâlde ona güzel şarkılar gönder. Fakat bunlar içlerinde hüzün olsa da, dinlediği zaman onda mağdur hâlini beslemeyen, ona güç veren şarkılar olsun. Gönderdiğin şarkılar onun yüreğini ezmesin, güçlendirsin. Gözlerinin dolmasını sağlasa da, onu kahretmesin, kanatlarını kırmasın, kalbini kanatmasın.

Onu çok mu seviyorsun? O hâlde ona sıklıkla iltifat et, onun en çok ruhunu sev, iltifatlarının çoğu ruhu ile ilgili olsun, ama görünüşünü de övmekten geri durma. İnsanın güzel göründüğünü bilmeye de ihtiyacı var. Meselâ “görünüşün, ruhundaki zarafeti yansıtıyor” de. “Abartıyorsun” derse, “belki de abartıyorum, ama bunun farkında değilim, ben hissettiklerimi söylüyorum” dersin.

Onu çok mu seviyorsun? O hâlde, senin yanında çaresizlikle değil, ihtiyarı ve isteğiyle kaldığından emin ol. Çaresizlerin aşkına, sevgisine güvenilmez. Bunun yolu ikide bir kapıyı bir seçenek olarak göstermek değil, onun özgür bir insan olduğunu yine ona hissettirmekten geçer. Özgür olduğunu bilsin, ama giderse senin çok üzüleceğini de bilsin.

Onu çok mu seviyorsun? O hâlde, dualarında ona yer ver. “Onun için daha iyi olacaksa, gitsin” diye dua etmeni bekleyemem, ama meselâ “benimle kalmaktan hoşnut ve mutlu olmasını makul bir şekilde sağlama fırsatı ver. Allahım bana bu konuda yardım et” de. Hiç bir tarafın kendisini köle gibi hissetmediği bir muhabbeti iste.

Onu çok mu seviyorsun? Ona layık olmadığını düşünme. Onun seni hatalarınla sevme hakkı da söz konusu. Ona layık olmaya çalış. Fakat o seni bu hâlinle seviyorsa, bırak sevsin. Sen daha iyi birisi olmanın yollarını aramaya devam et.

Onu çok mu seviyorsun? O hâlde sana köle olmaya kalkarsa, buna izin verme. İnsanlar kimi zaman özgürlüklerinden feragat etmek isteyebilirler, ama sen bu duruma izin vermemelisin. Bir insanın aklı başında sevgisi, muhabbeti hazinedir. Köle olması veya köle olmaya kalkması, bu hazineyi kıymetten düşürür. Buna izin verme.

Onu çok mu seviyorsun? Olur da bir gün yollarınız ayrılmaya yüz tutarsa, kolayca bırakma, musallat olma noktasına gelmeden onsuz yaşamanın senin için zor olacağını anlat, bunu yapmaktan çekinme. Fakat olmuyorsa, onun mutlu olması için dua et ve çalış. Böyle yapmak kolay değil, ama böyle yaparsan acın diner, hüznün dermana döner. Gerçekten iyi bir insan olduğunu hissedersin. İnanıyorum ki, Allah sana, seni teselli edecek şeyler gönderir.

Sevmek zor mesaidir. Söyledikleri gibi masrafsız da değildir. Lâkin sevgiden uzak yaşamanın masrafı daha çoktur.

Eskiler “Allah muhabbetinizi artırsın” derlermiş. Neden “Allah aşkınızı artırsın” değil de, “Allah muhabbetinizi artırsın” derlerdi, ben buna kafa yoruyorum.

Sen de buna kafa yor.

Allah muhabbetinizi artırsın.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

4 Temmuz 2016 Pazartesi

EZİLDİĞİMİZ ZAMAN, SÜREKLİ EZİK KALMAK ZORUNDA DEĞİLİZ...



Geçenlerde TRT’de bir programa rast geldim. Program, genel olarak gurbetçi vatandaşlarımızı ele alan bir seriydi. Benim rastladığım bölüm ise Almanya’da yaşamakta olan Türk vatandaşlarımızı konu alıyordu. Gurbette ve özellikle Almanya’da yaşayan vatandaşlarımıza özel bir ilgim olduğu için programı seyretmeye koyuldum. Derken orada yaşayan amcamızın “42 yıldır buradayım ve buraya bir türlü ısınamadım” cümlesini işitince irkildim. Çünkü bu amcamızın bu sözleri günümüzde yaygın olan mağdur tavrına bir örnekti. Hâlbuki  daha önce bir gazete haberinde Kuran öğretmek için 65 yaşında Mali’ye hicret etmiş bir dedemizin haberini okumuştum. Birisi Kuran öğretmek için hicret ederken, diğeri aslında içinde olduğu bir fırsatı kullanmıyordu.

İnsan 42 yıldır bir ülkede yaşıyorsa, dindar olduğu iddiasındaysa, o ülkenin dilini güzelce öğrenir ve kendi değerlerini paylaşma çabası içine girer diye düşünüyorum. Fakat onun yerine 42 seneyi hayıflanarak geçirmek, bir mağdur-ezik tavrıdır. Buna sempati beklentisi içinde program konusu yapmakta ayrıca bir hata.

Aynı tavrı 28 Şubat süreci mağdurlarında da görüyoruz. O dönemde ülkemizde tesettürün kamuda yasaklanması gibi bir zulme uğrayan  pek çok genç kız yabancı ülkelere gittiler. Ayrıca üniversite sınavında katsayılarlarının düşürülmesinden ve bu sebeple üniversitede istedikleri bölümlere giremeyen imam-hatipli öğrenciler de eğitimlerine devam etmek üzere yurtdışına çıktılar.

Bu iki gruptan insanlarla karşılaştığımda mağdur tavrını sıklıkla gözlemliyorum. İslam tarihine baktığımızda çile Müslüman hayatının bir parçası olmuş ve yeni açılımlara da kapı açmıştır. Yapılan zulümleri hoş görüyor değilim ve hoş görmem de mümkün değil. Fakat yaşanan bir haksızlık sonucu tahsil yapmak için gittiğiniz mesela bir Avrupa ülkesinde dininiz ve ülkeniz adına yapılacak çok şey bulabilirsiniz. Acılı, hüzünlü ve gamlı olabilirsiniz, buna bir şey diyemem. Lâkin sanki çölün ortasında kuru ekmek yiyerek yaşamış gibi mağdur tavrını sürdürmeyi doğru bulmuyorum.  

Evet bir haksızlığı unutturmamaya çalışıyorlar, lâkin zamanla birer kronik mağdur durumuna geldiklerinin farkına varmıyorlar. Çünkü bu durumun farkına varmalarını sağlayacak kitapları okumuyorlar; etraflarındaki insanlar da bu mağduriyet hâlini kimi zaman aşırı şefkatten veya başka dünyevî yanlış-doğru beklentilerden dolayı teşvik ediyorlar. Hâlbuki sözgelimi Saray-Bosna, kitlesel, sistematik katliamlar ve tecavüzler gördü. Oradaki insanlar ne yapsınlar? 

Hele zalimlere karşı beslendiği zannedilen öfkenin aslında zaman içinde kadere doğru yön değiştirmesi ise ayrıca üzücü. En üzücü durum ise, bu insanların kendi yaşadıkları bu zulümler sebebiyle sanki “biz çok ezildik, Allah da buna izin verdi. Artık başkalarına yapılan haksızlıklar bizi ilgilendirmez” hissiyle davranmaları ve sonrasında başka haksızlıklara karşı ölüm sessizliği içinde kalmalarıdır.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

11 Haziran 2016 Cumartesi

BUSINESS CHANNEL TÜRK'TE SEMA BAYSAL İLE.... AZ ACILI YABANCI DİL...


---------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------