25 Aralık 2009 Cuma

Kısa Notlar: Radyoculuk günlerim, Kürtçe yayın, yabancı dil, dostlar vs.



Radyoculuk günlerimden bir anı: Kürtçe yayın

Bundan 6- veya 7 yıl önce Burç FM'de programlar yapıyordum. Bazılarında yabancı müzik, bazılarında ise etnik müzik yayınlıyordum. Pakistan'dan, Asya'dan, adı sanı duyulmamış Afrika ülkelerinden ve daha bir çok ülkeden şarkılar yayınlamak çok hoşuma gidiyordu. Dinlediğim albümlerin yüzlerce olduğunu söyleyebilirim. Şarkıları "acımazsızca" eleyip, hoşuma gidenleri dinleyiciyle paylaşıyordum. Sonra aklıma Kürtçe şarkılar yayınlamak da geldi. Radyo yönetimine bu isteğimi ilettim, ama radyo yönetimi, böyle bir şey için uygun bir zaman olmadığını söyledi. Onlara hak vermiştim ve şu anda düşündüğümde de hak veriyorum. Mesele, Kürtçe şarkılar çalınması değildi; esas etkenler, dinleyicilerin bunu nasıl algılayacakları, konjunktür vs. gibi şeylerdi. Yoksa, Kürtçe şarkı çalınması, bana çok doğal geliyordu.
Afrika'dan veya Kâzım Koyuncu'nun farklı dildeki şarkılarını çalıyordum; Neden Kürtçe de olmasındı! Bugun olsa Kürtçe şarkılar çalarım. Burada ayıp edenler, bu özgürlüğü kötüye kullananlar olur, yoksa Kürtçe şarkı dinlemek veya kürt olmak, terörist olmak anlamına gelmez ki bu açıklama bile çok komik aslında. Ama bu rahatlıklar bazılarını şımartıyorsa, onları uyarmak lazım, Kürtçe'nin bir kabahati yok! Benim saygı duyduğum düşünürlerden birisi Kürttür, başka birisi Lazdır, bir diğeri başka bir etnik gruba aittir. Yıllarca, Kürt arkadaşlarla aynı öğrenci evini paylaştık. Ben insanların ırklarından çok, paradigmalarına bakıyorum! Ama bir Kürt kardeşim de, geçmişte yer almış olan ve aslında Kürt-Türk herkesin yaşadığı sorunları, terörist olmak, çoluk-çocuk demeden insanları katletmek vs. için mazeret yaparsa, o da büyük, ama büyük ayıp etmiş olur! Cinayet işlemek, hiç bir ırk için imtiyaz değildir!

Dillerin kutsallığı

Yabancı dil konusunda bana yeni bir bakış açısı kazandıran bir olayı okumuştum. Vaktiyle bir İslam Alimi yerde bir kâğıt görünce, onu alır, temizler ve yüksekçe bir yere koyar. Onun bu tavrı üzerine, çevresindekiler, kâğıtta Arapça veya dinî bir metin olduğunu düşünürler. Merakla kâğıda bakarlar ve kâğıtta aslında Fransızca bir şeyler yazılı olduğunu görürler. Bu durumda, hemen Üstada dönüp, merakla, onun neden bu kâğıdı özenle temizlediğini sorarlar. O da, Kutsal Kitapta-Kur'an-ı Kerim'de kalem ve yazı üzerine yemin edildiğini; dolayısıyla yazının hangi dilde olursa olsun yazının kutsal ve önemli bir şey olduğunu ve o kâğıdı bu sebeple yerden alıp temizlediğini söyler.

Bazı dilleri konuşan insanların veya milletlerin bazı özelliklerine ısınamamış olabiliriz. Ama onların dilleri birer hediyedir. Mesela İspanyolların Aztek uygarlığına yaptıklarını veya Avrupalı göçmenlerin Yerlilere yaptıklarını düşünmek bile istemem, ama İspanyolcayı da, İngilizceyi de seviyorum. İran'ın yönetim tarzı, bana uzak gelir, ama Farsça çok şiirsel bir dildir; bir şiir dilidir. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Mesela Pablo Neruda'ın "Puedo escribir los versos más tristes esta noche" "Bu gece en hüzünlü dizeleri yazabilirim" adlı şiirini orijinal dili olan İspanyolca olarak ve Mevlana'nın Mesnevisini yazılmış olduğu dilde yani Farsça olarak dinlemek olağanüstü keyiflidir.

Meşgul olmak, meşgul dostlara, arkadaşlara, öğrencilere ve okurlara sahip olmak:

Siz, sevdikleriniz veya arkadaşlarınız, hayalleri ve netleşmiş hedefleri olan kişilerse ve bu hedeflere ulaşmak için çalışıyorsanız, bir araya gelmek zor oluyor! Bazıları yurt dışında oluyorlar, bazıları uzaklarda. Hayatta herşey bir paket: Bir şeylerin peşinde olmayı, hayatta bir vizyona sahip olmayı önemsiyor ve önerip-anlatıyorsanız, hâliyle, sizi de böyle olan veya böyle olmak isteyen okurlar-kişiler buluyor ve siz de bu tip kişilere yakınlık duyuyorsunuz. Onların bazılarıyla değerler alış-verişi çok zengin bir şekilde yürüyor ve gelişiyor. Ama bu sefer onlarla görüşmek ve uzun uzun kouşmak güç oluyor, çünkü hareket hâlindeler, çünkü böyle olmayı seviyorlar, çünkü siz de onların bu hâlini seviyorsunuz ve teşvik ediyorsunuz. Ama bir yandan da, sohbetlerini, seslerini ve bir şeyleri heyecanla anlatmalarını da özlüyorsunuz!
İllâ ki görüşüyorsunuz, ama bu sade ve sakin bir hayat süren insanların yapabildiği gibi sıklıkla olmuyor. Mümkünse ortak projelerde buluşup, daha sık görüşmeye çalışıyorsunuz. Diğer zamanlarda ise onların mutlu olduklarını ve güzel şeylerle ilgilendiklerini bilmekle teselli oluyorsunuz! Hayat bu, kendini de avutup-sevindirmeyi bilmek lazım! Özlemden veya kederden ölecek değiliz ya!
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder