Bana bir fikir sistemi anlatıldığında onun "çıktılarına"-meyvelerine bakma alışkanlığım vardır. Yani çok parlak veya mantıklı görünen bir paradigmanın-düşünce sisteminin pratikte ortaya çıkan meyvelerini göz önüne almadan, onu hakkıyla değerlendirmem mümkün değildir.
Uyguladığım bu bakış açısının -bence- ne denli doğru olduğunu Darwin Teorisiyle ilgili olarak yaptığım okumalarda daha çok farkettim.
Kısaca, insanın ilk yaratıldığında böyle olmadığını, zaman ve evrimle bu hâline ulaştığını savunan bir teori (bilimsel gerçek değil) bazı kişilere ilginç veya bir bakıma mantıklı da gelebilir. Ama bu teoriyiye göre biz Türklerin veya Asyalıların, kısaca Avrupalılar dışındaki insanların daha insan olmayı başaramadıklarını, yani ara-form olduklarını öğrendim. Çünkü Darwin'e göre evrim sürecini tamamlayan kişiler, sadece Avrupalılarmış!
Şimdi gelelim bir paradigmanın, yani değerler sisteminin pratiğe nasıl yansıdığına:
Churchil kitle imha silahları kullanma konusunda "Türklere acımayın, onlar insan sayılmazlar" derken bu düşünceyle harekete diyordu.
Hep merak ettiğim birşey vardı: Avrupalılar Asya veya Afrika ülkelerine girdiklerinde nasıl böyle fütursuzca davranabiliyorlardı?
Sinemayı seven ve elindeki filmleri benimle paylaşma inceliği gösteren bir öğrencim, geçenlerde bana bir kaç film getirdi. Bu filmler arasında "Hotel Rwanda" adlı bir filme rastladım ve seyrettim. Bu filmde oldukça ilginç bir bölüm var: Hutularla Tutsilerin çatışacaklarını ve Tutsilerin açıkça bir katlima kurban gideceklerini gören Birleşmiş Milletler güçleri, bütün beyazları alıp-ülkeyi terkederler. Orada Avrupalı-Belçikalı olan bir general üzüntüsünden ağlar ve filmin ana karakterine şunu söyler: "Siz insan değilsiniz, Avrupalılar sizi insandan saymıyorlar. Birbirinizi katletmenizi seyredecekler!" Çünkü iki taraf ta siyahî insanlardı, eğer taraflardan birisi Avrupalı olsaydı, BM olaya el koyardı. Çünkü Avrupalılar insandılar! Üstelik Tutsi ve Hutu ayrımını da sömürgeci Belçikalılar uydurmuşlardır, yani onlardan önce öyle bir ayrım da hiç olmamıştır!
Bir insanın zihnindeki paradigma buna müsait olmasa, elinde güç olduğu hâlde bir katliamı engellemek yerine neden seyirci kalır? Vicdanını rahatlatan bir teselli olmasa bir katliamı nasıl hoş görür? Mümkün değil!
İşte dostlar, Darwin Teorisi insanlara bu cesareti verdi. Bu insanlar, belki Darwin Teorisi olmasaydı da katliam yapacaklardı veya katliamlara seyirci kalacaklardı. Ama sözde akademisyen bir adam: "Avrupalılar dışındaki insanlar evrimlerini tamamlamamış, ara formlardır, başka bir tabirle insan sayılmazlar; onlar hayvandırlar deyince, katliamcılar bundan daha bir cesaret almışlardır ve vicdanlarını rahatlatmışlardır.
Peki benim paradigmam ne diyor: "Bütün insanlar eşittirler; Onları farklı veya birbirlerinden değerli kılan, ırkları veya renkleri değildir, hayata bakışları ve değerler sistemidir. Bununla birlikte, hayata bakışları ve paradigmaları yanlış da olsa, hiç bir şekilde katledilmeyi hak etmezler. Eğer suçları varsa, adil bir şekilde yargılanırlar ve cezalandırılırlar."
Bu yüzden Darwin amcayla bir sorunum yok ama, teorisini hiç mi hiç sevmiyorum. Bir Avrupalı olmadığım için, beni insan kabule tmeyen, insana yakın bir ara form-yani "hayvan" olarak gören bir paradigmanın, gerçek olup-olmadığı da beni ilgilendirmiyor.
Düzgün bir paradigmaya sahip olan insanların da yanlışları olabilir, ama kişi iyi niyetliyse bu yanlışlar kalıcı olmazlar. Fakat çarpık bir paradigma, sürekli yanlış eylemler ve seçimler doğurur. Bu sebeple, iyi kitaplar okumaya, iyi filmler seyretmeye ve iyi insanlarla zaman geçirmeye çalışıyorum. Çünkü beni ben yapan paradigmamdır; ondan kaynaklanan eylemlerim ve seçimlerimdir.
İşte dostlar, Darwin Teorisi insanlara bu cesareti verdi. Bu insanlar, belki Darwin Teorisi olmasaydı da katliam yapacaklardı veya katliamlara seyirci kalacaklardı. Ama sözde akademisyen bir adam: "Avrupalılar dışındaki insanlar evrimlerini tamamlamamış, ara formlardır, başka bir tabirle insan sayılmazlar; onlar hayvandırlar deyince, katliamcılar bundan daha bir cesaret almışlardır ve vicdanlarını rahatlatmışlardır.
Peki benim paradigmam ne diyor: "Bütün insanlar eşittirler; Onları farklı veya birbirlerinden değerli kılan, ırkları veya renkleri değildir, hayata bakışları ve değerler sistemidir. Bununla birlikte, hayata bakışları ve paradigmaları yanlış da olsa, hiç bir şekilde katledilmeyi hak etmezler. Eğer suçları varsa, adil bir şekilde yargılanırlar ve cezalandırılırlar."
Bu yüzden Darwin amcayla bir sorunum yok ama, teorisini hiç mi hiç sevmiyorum. Bir Avrupalı olmadığım için, beni insan kabule tmeyen, insana yakın bir ara form-yani "hayvan" olarak gören bir paradigmanın, gerçek olup-olmadığı da beni ilgilendirmiyor.
Düzgün bir paradigmaya sahip olan insanların da yanlışları olabilir, ama kişi iyi niyetliyse bu yanlışlar kalıcı olmazlar. Fakat çarpık bir paradigma, sürekli yanlış eylemler ve seçimler doğurur. Bu sebeple, iyi kitaplar okumaya, iyi filmler seyretmeye ve iyi insanlarla zaman geçirmeye çalışıyorum. Çünkü beni ben yapan paradigmamdır; ondan kaynaklanan eylemlerim ve seçimlerimdir.
-----------------------
savassenel@gmail.com, savassenel@yahoo.com
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder