12 Aralık 2017 Salı

WALKMAN, BİLETÇİLER... ÖZGÜRLÜK - SEÇENEKLER...



"Özgürlük" deyince aklıma gelen örneklerden birisi ilk “walkman”imi aldığım zamandır. Walkman, şimdiki neslin bilmediği taşınabilir bir kasetçalardı. Tabi bu noktada “kaset” kavramını da açıklamam gerekir! Fakat kısaca walkman, her yerde müzik dinlemenize imkân veren ve pille çalışan bir cihazdı. Daha iyi anlaşılması için yukarda fotoğrafını da yayınladım!

Walkman’imi aldığım gün mavi kartım, bugünkü öğrenci seyahat kartı-akbil, olduğu için bütün gün belediye otobüsleriyle nereye gittiğime bakmadan seyahat ettiğimi ve bu sırada müzik dinlediğimi hatırlıyorum.

O güne kadar önce kartuşlu kasetçalarla, sonrasında da kasetli teyplerle, ancak piknikte, bahçe gibi yerlerde müzik dinleyebiliyordum. Ama walkman’i olunca, artık İstanbul’un her yerinde, fon müziği olan bir belgesel seyreder gibi ve hiç kimseyi rahatsız etmeden müzik dinleme keyfini yaşamak, benim için özgürlüğün başka bir çeşidiydi. O gün walkmanle dinlediğim ilk albüm de, sanırım Dire Straits’in "Love over Gold" adlı albümüydü.


"Özgürlük" deyince aklıma gelen başka bir olay da, otobüslerde inmek istediğiniz durağa gelince bastığınız düğmelerdi. Bu düğmeleri ilk kullanan kişiler, yolcular değildi! Bunlara dokunmak ancak o zamanlar biletçilerin işiydi. Çünkü o zamanlar otobüse biletsiz biner, biletimizi de otobüsün arka kısmında özel bir bölümde, ciddî bir şekilde oturan ve şoförden sonra en havalı kişi olan biletçiden alırdık.

Ve bir durakta inmek isteyen yolcuları gözetip, duruma göre “dur düğmesine” basan kişi de oydu. O nasıl önemli, nasıl hassas bir görevdi!

Ve bir gün biletçiler otobüslerde görev yapmaz oldular! Artık biletleri otobüse binmeden önce alır ve taşıta binerken şoförün gözetiminde onun yakınındaki kutuya atar olduk. Bu durumda ise, durakta inmek için kullanılan düğmelere yolcular basar oldu.

Fakat bir sorun vardı: Düğmeye basmaya alışmamız gerekti. Çünkü daha önce bir yolcu düğmeye bassa biletçi tarafından ikaz edilirdi. Yani bizim ağır abi biletçilerimiz otobüsleri terk ettikleri zaman biz sefil (!) yolcular, bir süre o düğmeyle ne yapacağımızı bilemedik!

Bir seçeneği kullanmayı öğrenmemiz, o kırmızı düğmeye ne zaman basacağımızı öğenmek zaman aldı. Çünkü bazen yanlış zamanda bastığımız ve diğer yolcuların ezici bakışları altında ezildiğimiz oldu!

Kimileri de şaka olsun diye gerek yokken düğmeye basıyorlardı vs. Yani hayatımıza özgürlüğün, iradeyi kullanma kavramının yeni bir parçası olarak giren o düğmeleri kullanmayı öğrenmemiz zaman aldı.

Şimdi her gün o kırmızı düğmeye basma veya basmama seçeneklerinden çok daha karmaşık olan onlarca yeni seçenekle karşı karşıya kalıyoruz. Bütün bu seçeneklerle, hiç bir şey okumadan, araştırmadan, uzmanlara kulak vermeksizin  başa çıkmaya çalışan insanlar var.

Ne zor, ne çetin bir hayatları var kim bilir? Gerçi bu türden insanların hayatındaki sıkıntıları kendilerinden çok çevrelerindekiler hisseder, o da ayrı konu.

Hayat...
------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

8 Aralık 2017 Cuma

EKMEĞİN ORTASINDAN DİLİM ÇALMAK...





Bir sabah sanırım vapur beklerken bir banka oturdum ve çayımı yudumlarken güne hazırlanan insanları seyretmeye başladım. Bu arada vapur iskelelerine yakın olan büfeler de özellikle dikkatimi çeker. Dar bir yerde 5-6 kişi, akşama kadar insanlara hizmet verirler. Ben de, kalabalık bir odada uzun süre duramayan birisi olarak, nasıl olur da o kadar kişinin akşama kadar orada dip dipe çalıştıklarını merak eder dururum!

Derken gözüm büfe çalışanlarından birisine ilişti. Bu kişi, döner için ekmek hazırlıyordu. “Yarım ekmek döner” satışları için hazırlık yapıyordu. Onun ekmekleri nasıl hızlıca kestiğini seyrederken, bir şey fark ettim: Bu adam her ekmeğin ortasından bir dilim kadar bir miktarı kesip, ayrı bir sepete atıyordu. Yani her ekmekten bir dilim, başka bir deyişle, yarım ekmek döner yediğini düşünen her iki kişiden bir dilim eksiltiyordu. Dolayısıyla müşteriye biraz daha az döner verilmiş oluyordu.

Burda bir ihtimali daha ele alalım: Belki o gün bekledikleri ekmekten daha büyük ekmek geldi. Dolayısıyla buna gerek duyuldu. Fakat böyle de olsa, alıcı normal ekmek satın aldığını düşünüyor. Yani bu da yine haksızlık.

Veya zaten fiyat çok düşük, bu durum tüketicinin önemsediği bir detay olmuyor. Fakat satış yapılırken “yarım ekmek döner” ifadesi kullanıldığına göre, beklenen şey, herkesin fırında gördüğü ekmektir. Öyleyse ya dönerin gerçekten yarım ekmek içinde satılması veya özel yapım ve birazcık daha küçük bir ekmek kullanıp, tüketicinin ne aldığını görmesi sağlanmalıdır.

Söz konusu büfe akşama kadar 300 döner ekmek satsa, 150 dilim ekmek ve bir miktar döneri tüketiciden “çalmış” demektir. Çünkü tüketici yarım ekmek yediğini düşünüyor. Bu arada “Bu olaya başkası da tanıklık etmiş olabilir mi?” diye düşünürken,  yukarda paylaştığım fotoğrafa internette, rastlayınca, bu yazıyı yazmaya karar verdim. Bu arada ekmeği gözümün önünde kesen büfelerden alış-veriş yapmaya başladım! 

Bu kayıp, daha büyük kayıplar içinde, bu önemLİ bir kayıp gibi görünmeyebilir. Fakat bir şeyi gösteriyor: Ahlâkî zaafın derinliği. Bir dilim ekmekle mi bu sonuca varıyorum? Evet, çünkü zeminde yer alan küçük haksızlıklar, daha genel ve daha büyük haksızlıkların meyvesi, göstergesidir. Üstelik dört bir yandan ezan seslerinin duyulduğu bir semtte bunu yaşıyoruz. Diyelim ki büfe sahibi bir gün hata yaptığını düşünmeye başladı. Ekmek ve dönerlerinden çaldığı insanları bulup helallik de isteyemez. Çünkü iskelede bir büfe işletiyorsunuz, müşterilerinizi tanımanız ve bulmanız mümkün değil. Mahalle bakkalı olsanız, böyle bir şey belki mümkün olabilirdi.

Bütün sistemlerin doğrudan veya dolaylı olarak ulaşmak istediği hedef güzel ahlaktır. Çünkü adlî sistemler insanı her yerde kontrol edemezler ve yasaların da boşlukları vardır. Güzel ahlak yoksa, yasalar, dinler anlaşılmamış demektir. Dinin pratikleri bir takım ritüellere, ibadetler sportif faaliyetlere döner. Limon aldığınızda ekşi olmadığını görürseniz ne yaparsınız? Şikayet edersiniz. Peki gül satın aldığınızda kokmadığını, evinizdeki makasın kesmediğini görseniz? Yine şaşırırsınız. Onca söylem, edebiyat, güzel konuşmalar... Ama bütün bunların en önemli meyvesi olması gereken ahlaki düzey gittikçe düşüyor. Çok şaşırtıcı ve aynı zamanda üzücü değil mi?

Sen benim ekmeğimden, ben senin meyvenden, öbürü diğerinin itibarından, beriki bir başkasının malından vs. tırtıklar durur. Bu arada da bizler de içlerini doldurmak yerine, boşalttığımız kültürel, sosyal, dinsel değerlerimizle övünüp - dururuz.

Yazık ederiz, ediyoruz. 

------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

2 Aralık 2017 Cumartesi

İLETİŞİM Mİ KURALIM YOKSA MANİPÜLE Mİ EDELİM?

                                      Çocuklarımızı, onları manipüle etmeden yetiştirelim. 

Sanırım bir lise öğrencisiyken, bir arkadaşımla sinemaya gittik. Güzel bir filmdi. Çıkışta başka bir arkadaşımız bize rastladı ve "birisi bana arkadaş olursa, birlikte sinemaya gideriz ve bilet parası benden” dedi. Az önce birlikte film seyretmiş olduğumuz arkadaşım gizlice bana göz kırptı ve bedava film seyretmek için "Savaş'la seyrettiğimiz film kötüydü, başka filme gidelim senle" dedi. Film aslında, en azından benim fikrimce güzel bir filmdi. Ben elbette şaşkınlık içinde kaldım, ama bir şey söyleyemedim. Bu ilk gördüğüm manipülasyon örneklerindendir... Yazının bütününe ulaşmak için lütfen bu satırları tıklayınız.
---------------------------
-------------------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------