"Kuş gibi olaydım!" der insan; uçmak ister, süzülmek ve gitmek ister uzaklara. Uzaklara gidince ne olacak, bilemez ve çok az insan uzaklara gider; çok az insan bunu yapmaya kalkar. Ama uzaklara gitmek isteyen çoktur. İstemekle, gitmek arasındaki farkı bilirler, hep isterler, ama gitmezler; aslında gidemezler.
"Acı çekmeseydim!" der insan; acı çekmemek için sevmemek lazım, özlememek lazım; bunu bilir insan. "Acı çekeyim" diye sevmez insan, mutlu olmak ister, ama ona sözü verilmiş bir sonuç yoktur. Mutluluk nedir ki? Gayet kırılgan, gayet nazlı bir duygudur. Hüzünse... İşte o kolay gelir, pişkindir ve de gayet arsız; ondandır ki geldiği yere göndermesi zordur. Şiire dönüştürebilirsen ne iyi! Yoksa içini oyar, derinleşirsin, ama bu hayra olmaz, içinde kör bir kuyu açar ve bu kuyunun ne suyu vardır ne ışığı....
Ondan şiir yazıyorum ben... Kuyuya dönüşmeyeyim diyorum. Veriyorum şiire hüznümü ve bu sefer başkaları hüzünleniyor; ağlamaklı oluyorlar, ama şiir yazmak ağlamaktan farklıdır; Ağladıktan sonra "ben niye ağladım?" dersin. Aslında, ağlayıp-rahatladığın için böyle dersin. Ağlamazsan kendini incitirsin. Şiiri yazdıktan sonra "bunu neden yazdım?" demezsin, "iyi ki yazmışım!" dersin. Ama ağlamanın ve şiir yazmanın ortak yanı, hüznün sağalmasıdır. Ondan ben ya ağlarım ya şiir yazarım.... İkisi birlikte yapamam, fazla gelir, ağır gelir.
"Ya bir gün benim de göç edesim gelirse?" diyorum ve sonra "acaba nereye giderim?" diyorum? "Nereye?"
"Gittiğim yerde, bir saati duvara vurup-susturmanın mümkün oluşu gibi, kafamı da susturabilir miyim?" diyorum. "Hadi kafamı susturdum, ya kalbim susar mı?" diyorum! Diyorum da diyorum... "Bunların ikisi de suskunluğa gömülürse, ben nasıl bir şey olurum? diyorum. "Bu olduğum şeyden tad alır mıyım?" diyorum.
Gittiğim yerde "Yazmak için yazmadığımı, yazmak zorunda olduğum için yazdığımı anlarlar mı?" diyorum... "Yazmadığım zamanlarda da, aslında yazabileceğimi, ama en iyisi susmak olduğu için yazmadığımı bilirler mi?" diyorum?
Diyorum da diyorum...
"Başka bir yere gidersem, kalbimi, aklımı ve anılarımı buralarda bırakabilir miyim? "diyorum? "Bu üçünden birisini bile yanıma götürsem, ne farkeder, herşey eskisi gibi olmaz mı?" diyorum. "Düşündün yetmedi, yazdın. Yazdın yetmedi, şiir geldi imdada. Peki ya şiir de yetmezse ne olacak?" diyorum. "Hepten sussam" diyorum.
Diyorum da diyorum.
Sonra "Ne desem boş. Ben çocukluktan beri böyleyim, kalbimi emanete, aklımı ihanete ve anılarımı sokağa bırakamam ki!" diyorum.
"Bakıp-seyredeyim bakalım neler olacak?" diyorum. "Ne gelen boşa gelir, ne de giden boşa gider!" diyorum.
ve susuyorum...
-----------------------
Blogun Facebook Sayfası: Şiirler, Şiirseller ve Diğerleri
---------------------
Blogun Facebook Sayfası: Şiirler, Şiirseller ve Diğerleri
---------------------
savassenel@gmail.com, savassenel@yahoo.com
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Videosu
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder