11 Ağustos 2011 Perşembe

GENÇ KIZ VE ADAM (ÖYKÜ)





GENÇ KIZ

Genç kız oldukça yorgundu. En arkadaki koltuklardan birisine geçip-oturmuştu, çünkü vicdanıyla yorgun bedeni arasında kalmak istemiyordu. Çünkü öndeki koltuklardan birisine oturacak olsa, yaşlı veya hasta birisi otobüse binebilir ve de o ona yer vermek zorunda kalabilirdi. Bu durumda kalmamak için otobüsün arkasına yakın bir yere geçmiş ve oturmuştu. Oturmuş olduğu koltuktan, otobüse binmekte olan yolcuları inceliyordu. Bu sırada bir adama gözleri takıldı. Adamın yüzünde çocuksu bir ifade vardı; ama bu, bir tür bilgelik dolu bir çocuksuluktu. Yani nahif birisi değildi, her şeye rağmen çocuk kalmayı istemiş olanlardandı. Genç kız adamı incelerken, adam önünde durmakta olan ve ne yapacağını bilmez hâldeki cüceye doğru eğildi ve ona bir şeyler söyledi. Cüce mahcup bir yüz ifadesiyle ve başını salladı. Adam cüceyi koltuk altlarından tutup-kaldırdı ve onu oturaklardan birisine oturttu. Bunu çok sakin ve telaşsız bir şekilde yapmıştı. Yüzünde cüceye karşı bir acıma ifadesi taşmıyordu. Sanki birisine selam vermişti veya yere düşmüş olan cüzdanını alıp o kişiye verip, sonra da yoluna devam etmişti. Adam cücelerle yaşamaya alışkın birisi gibi davranmıştı; sanki her akşam evindeki bir cüceye aynı şeyi yapan birisine benziyordu. Genç kız adamı merakla takip etmeye başladı. Adamın elinde ağır ve insana kitaplarla dolu olduğu hissini görünen bir çanta vardı. Adam, daha sonra boş olan bir yere oturdu. Çantasından bir kitap çıkarıp okumaya başladı. Elindeki kalemle bazı satırları gülümseyerek veya şaşkınlıkla çiziyordu. Genç kız onun okumakta olduğu kitabın ne olduğunu anlamaya çalıştı, ama aradaki mesafe ve otobüse binen yolcular buna imkân vermediler. Gen kız başını pencereye çevirdi ve dışarıya bakmaya başladı. Biraz sonra başını koridora çevirdiği zaman, adamı ayakta gördü; adamın daha önce oturmuş olduğu yere bakınca, orada yaşlı bir bayanın bulunduğunu fark etti. Evet, ilerde boş yerler vardı, ama belli ki adam yaşlı teyzenin yürümeden hemen bir yere oturması gerektiğini düşünmüştü. Genç kız kendi kendisine tebessüm etti. Adam ilerde başka bir yere oturdu. Bu kez kucağında çantası vardı, ama çantasının üzerinde bir kitap yoktu; dalgındı. Genç kız bir ara cep telefonuyla konuştu ve telefonu kapattığında adamı yine elinde o ağır çantasıyla ayakta gördü. Adam, yerini bu kez genç bir kadına vermişti. Çünkü otobüs iyice kalabalıklaşmış ve bir bayan için sıkıntı verici bir hâl almıştı. Genç kız adamın kim olduğunu merak etmeye başladı. Yani adam yerine oturup kitabını açabilir ve etrafta neler olduğuyla ilgilenmeyebilirdi. Zaten yaşı da müsaitti, hiç kimse ona “neden millete yer vermiyorsun?” da demezdi. Adam ayakta ve kalabalıktan hafifçe tedirgin bir şekilde ve etrafındakilere varlığını hissettirmek istemez gibi duruyordu. Sonra elindeki çantasıyla otobüsün arkasına doğru ilerlemeye başladı. 

ADAM 

Adam, otobüse bindi ve önünde bir cücenin durduğunu fark etti. Bu kısa boylu insan kalabalıkta zorluk yaşayabilirdi, ama nedense bir yere de oturmuyordu. Adam kendi saflığına gülümsedi, çünkü otobüsteki oturaklar bu cüce için çok yüksekti ve oturabilmesi için zıplaması gerekiyordu. Belki başka yerde, mesela bir parkta olsa zıplayıp-oturabilirdi, ama otobüsün içinde ve herkesin ortasında bunu yapmak çok da eğlenceli değildi. İnsanlar, ona bakacaklar ve belki de gülümseyeceklerdi. Adam cüceye doğru eğildi ve ona: “Size yardımcı olmamı ister misiniz?” diye sordu. Cüce mahcup bir şekilde ve onay anlamında başını sallayınca, adam cüceyi koltuk altlarından tutup-kaldırdı. Cüce mahcup bir ifadeyle teşekkür etti. Bu sırada adamın yüzüne bakmamıştı. Adam bu teşekküre: “Rica ederim” diye cevap verdikten sonra, kalabalıklaşmaya başlayan otobüsün arkasına doğru ilerlemeye başladı. Cüce olmanın ne denli sıkıntılı bir şey olabildiğini düşünüyordu. Sonra bulduğu boş bir yere oturdu ve çantasından kitabını çıkarıp kendi deyişiyle “fare gibi” kemirmeye başlayacaktı. Çünkü otobüslerde veya vapurlarda yolculuk ederken, azar azar okuyup-bir sürü kitabı bitirebiliyordu. Ama 5 dakika da olsa, kitabını açıp okuyordu ve derken 1 hafta sona 1-2 kitap bitmiş oluyordu. Elindeki kitap bir romandı. Bu sırada yaşlı bir bayanın geldiğini gördü. İlerde boş yerler vardı, ama bu yaşlı teyze sıkıntılı ve terlemiş durumdaydı. Belli ki yürürken zorluk çekiyordu. Adam, hemen ayağa kalktı, kadını kendi yerine buyur etti ve sessizce arakaya doğru yürümeye başladı. Bir başka yer daha buldu. Ama bu sefer düşüncelere daldı. Yaşlılık da uzak görünen, ama eninde sonunda insanı gelip-bulacak olan bir süreçti. Derken genç bir bayanın sıkıntılı anlar yaşadığını gördü. Otobüs kalabalıktı ve bu da bayanı rahatsız ediyordu. Bu sefer kitabı çantada olduğu için kolayca toparlandı ve kalkıp genç bayana yer verdi.

GENÇ KIZ VE ADAM

Adam, elindeki ağır çantayla tekrar otobüsün arkasına doğru yürümeye başladı. Sol tarafta oturan genç bir bayanın ona gülümsediğini gördü. Bu bayan, adamın tanıdığı birisi değildi, bazen öğrencilerine rastlardı ve yıllar sonra bu insanlar değişmiş-büyümüş oldukları için onları hemen tanıyamazdı. Fakat bu bayan herhangi bir öğrencisine de benzemiyordu. Genç kız, adama, isterse elindeki çantayı ona verebileceğini söyledi. Güzel kızın ona ilgisine şaşıran adam olgunlukla tebessüm etti ve rahatsızlık vermek istemediğini söyleyip teşekkür etti. Genç kız: “Rica ederim” dedi ve ısrar etti. Adam gülümsedi ve çantasını genç kıza verdi. Onun neden böyle ilgili davrandığını anlayamamıştı. Ona ilgi duyuyor olsa, daha farklı davranırdı; çantasını kucağına almayı ve onun daha rahat etmesini sağlamaya çalışmazdı. Ara sıra gözlerine bakar veya gülümserdi. Önceden tanıyor olsa: “Merhaba” ders ve kendisini tanıtırdı. Ardından adama çantasını o inene kadar kucağında tutabileceğini söylerdi. Adam genç bayanın bu tavrını çözmeye çalışıyordu. Asıl endişesi tanıdık birisi olması ve onu tanıyamamış olmak gibi bir kabalık yapmak istemeyişiydi. Bütün bunları düşünürken, ineceği durağa geldi, genç kıza gülümsedi ve teşekkür edip, çantasını aldı. Genç kız adama baktı, gülümsedi ve: “Rica ederim” dedi. İkisinin de yüzünde sıcak birer gülümseme vardı. Adam otobüsten indi; hatırlayıp-gülümseyebileceği bir anısı daha olmuştu.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder