Bir ayıyla güreşiyorsanız, güreş, siz yorulduğunuz zaman değil, ayı yorulduğu zaman bitermiş!
İnsan ayıyla güreşir mi bilmiyorum; belki bazı ülkelerde oluyordur. Ama benim bu sözden anladığım çok şey var:
Hedefleriniz varsa ve Türkiye gibi, (çok daha iyiye doğru da olsa) yine de bir geçiş süresinde olan ve bunun normal sancılarını yaşayan bir ülkedeyseniz, kendiniz gibi kalarak yola devam etmek, bir ayıyla güreşmeye benzer. Üstelik güreştiğiniz bu ayı, öyle böyle değil, iri cüsseli, sağlam ve inatçı bir ayıdır! Ve bu ayının adı "Popülizmdir!"
Bu ayı, heryerde karşınıza çıkar ve sizin “siz” olarak yola devam edemeyeceğinizi ve seyirciye oynamanız gerektiğini söyleyip- durur. Mesela, 6 ayda İngilizce öğrenebilme vaadini sizden isteyerek karşınıza gelen ve manipüleye açık olan insanlarla başınız derttedir. Bunu yapabileceğinizi vaad edip paralarını almak ve başarısız oldukları zaman da suçu onlara yıkmak mümkündür. Fakat bunu yapmak istemezsiniz. Çünkü bu kişilerin hayatında, önce yabancı dil konusunda ortaya çıkacak olan bu başarısızlık duygusu, sonra bütün hayatlarına yayılabilir ve bunu sadece benim bilmem bile, bana sorumluluk olarak yeter. Onun yerine, bu kişilere yabancı bir dili öğrenirken kaçınılmaz olarak yaşanacak olan doğal süreci görselleştirerek anlatmaya çalışırsınız. Çünkü onlar gerçekleşebilecek hayaller değil, bir ütopya satmanızı isterler. Hâlbuki ben hayal satarım, ütopya değil. İşte, ayıyla güreşmeye başladığınız yerlerden birisi burasıdır.
İletişim seminerleri verirsiniz, ama dinleyenlerin bazıları ilişkilerini bir çırpıda düzeltecek, patronlarının onları terfi ettirmelerini sağlayabilecek ve sevdikleriyle aralarını hemen düzeltecek çareler vs. isterler. Ama öyle bir şey yoktur! Hedefleri güzeldir, iyidir ve de hoştur, ama iletişim becerisini ve ilişkileri olgunlaştırmak zaman ister, emek ister ve kendini donatmayı gerektirir. Ama insanlar, eğitim değil, manipülasyon isterler. Doğrucu olursanız, sıkılırlar, sihirli değnek vaad ederseniz, inanırlar. Ama siz bunu yapmazsınız ve ayıyla güreş yine başlamıştır.
Yazarsınız, yazılarınız okunur, ama pozitif olmanın zor bir yanı vardır: Pozitif ve inşacı bir yazarsanız, dikkat çekmeniz zaman alır. Sorumsuz bir tarzda ve dikkat çekici şeyleri yazabilirsiniz; kaleminiz kuvvetlidir, insanları tanırsınız ve zaaflarını da bilirsiniz, ama gelin-görün ki siz inşacısınızdır. Değerleriniz vardır, doğru-düzgün yazmaya devam edersiniz ve öyle de olmalıdır. Ama yazdıklarının neleri yıktığını düşünmeyen kişiler, hayatî konularda sorumsuzca konuşurlar; Stokholm sendromu yaşayan okurlarıyla popüler olurlar . Siz sabırla anlaşılmayı bekler ve ayıyla güreşmeye devam edersiniz!
Ütopyacılar heryerde karşınıza çıkarlar ve ayı da onların yanındadır. Günah ve ütopya “kolay pazarlanan” şeylerken, gerçekçi stratejilere dayanan hayalleri pazarlamak, hep emek ve çaba ister. Ütopya müşterileriyle gerçek ilişkiler kurmak mümkün değildir. Onların ilginç bir özelliği vardır: Onları manipüle edip-kandırabilir veya onlardan uzak kalabilirsiniz. Onlarla dürüst bir ilişki kuramaz veya dürüst bir ticaret yapamazsınız. Onlarla iş yapmanın tek yolu, onları kandırmaktır. Onları kullandığınızda, size maddî anlamda çok şey kazandırırlar. Ama bu alış-veriş bir yandan da ruhunuzu şeytana satmak anlamına da gelir. Siz ruhunuzu şeytana satmak istemezsiniz. Ayıyla güreş yeniden başlar.
Çalışmaktan yorulan insanlarla tanışırsınız; Ama bu kişilerin aileleri ve diğer ilişkileri onlardan hakları olan şeyleri; yani onların zamanlarını ve ilgilerini istemeye devam etmektedirler. Hâlbuki, kendilerinden zaman ve ilgi beklenen bu insanlar, yeterince çabalamış olduklarını düşünürler ve daha maç bitmeden dinlenmek için yere-çimlere uzanırlar. Gençler, hedeflerine hemen ulaşmak isterler; takım elbise giymenin, anlatacak aklı başında fikirleri olmasa da, diksiyon kurslarına gidip alfabedeki harfleri nasıl çıkaracaklarını öğrenmenin yeterli olduğunu düşünürler. İstedikleri şey, çıraklık yapmaksızın yükselmektir. Onlara güreşin onlar değil, ayı yorulunca biteceğini, hedeflerle veya hayatla pazarlık olmadığını anlatırsınız; ama anlamaları uzun zaman alır; benim ayıyla olan güreşim yine başlamıştır ve aslında aralıksız olarak sürmektedir.Dürüst kalmaya çalışıyorsanız, hiç kimseyi manipüle etmek istemiyorsanız ve her zaman aradığınız şey, iki tarafın da farkındalık içinde ve adil bir şekilde yükün altına girdiği ilişkilerse, ayıyla güreş yine başlamıştır.Ama bu uzun karşılaşmadaki son durum şu:
Ne ben, ne de ayı güreşmekten yorulduk. O inatla, bense sabırla devam ediyoruz!
İnsan ayıyla güreşir mi bilmiyorum; belki bazı ülkelerde oluyordur. Ama benim bu sözden anladığım çok şey var:
Hedefleriniz varsa ve Türkiye gibi, (çok daha iyiye doğru da olsa) yine de bir geçiş süresinde olan ve bunun normal sancılarını yaşayan bir ülkedeyseniz, kendiniz gibi kalarak yola devam etmek, bir ayıyla güreşmeye benzer. Üstelik güreştiğiniz bu ayı, öyle böyle değil, iri cüsseli, sağlam ve inatçı bir ayıdır! Ve bu ayının adı "Popülizmdir!"
Bu ayı, heryerde karşınıza çıkar ve sizin “siz” olarak yola devam edemeyeceğinizi ve seyirciye oynamanız gerektiğini söyleyip- durur. Mesela, 6 ayda İngilizce öğrenebilme vaadini sizden isteyerek karşınıza gelen ve manipüleye açık olan insanlarla başınız derttedir. Bunu yapabileceğinizi vaad edip paralarını almak ve başarısız oldukları zaman da suçu onlara yıkmak mümkündür. Fakat bunu yapmak istemezsiniz. Çünkü bu kişilerin hayatında, önce yabancı dil konusunda ortaya çıkacak olan bu başarısızlık duygusu, sonra bütün hayatlarına yayılabilir ve bunu sadece benim bilmem bile, bana sorumluluk olarak yeter. Onun yerine, bu kişilere yabancı bir dili öğrenirken kaçınılmaz olarak yaşanacak olan doğal süreci görselleştirerek anlatmaya çalışırsınız. Çünkü onlar gerçekleşebilecek hayaller değil, bir ütopya satmanızı isterler. Hâlbuki ben hayal satarım, ütopya değil. İşte, ayıyla güreşmeye başladığınız yerlerden birisi burasıdır.
İletişim seminerleri verirsiniz, ama dinleyenlerin bazıları ilişkilerini bir çırpıda düzeltecek, patronlarının onları terfi ettirmelerini sağlayabilecek ve sevdikleriyle aralarını hemen düzeltecek çareler vs. isterler. Ama öyle bir şey yoktur! Hedefleri güzeldir, iyidir ve de hoştur, ama iletişim becerisini ve ilişkileri olgunlaştırmak zaman ister, emek ister ve kendini donatmayı gerektirir. Ama insanlar, eğitim değil, manipülasyon isterler. Doğrucu olursanız, sıkılırlar, sihirli değnek vaad ederseniz, inanırlar. Ama siz bunu yapmazsınız ve ayıyla güreş yine başlamıştır.
Yazarsınız, yazılarınız okunur, ama pozitif olmanın zor bir yanı vardır: Pozitif ve inşacı bir yazarsanız, dikkat çekmeniz zaman alır. Sorumsuz bir tarzda ve dikkat çekici şeyleri yazabilirsiniz; kaleminiz kuvvetlidir, insanları tanırsınız ve zaaflarını da bilirsiniz, ama gelin-görün ki siz inşacısınızdır. Değerleriniz vardır, doğru-düzgün yazmaya devam edersiniz ve öyle de olmalıdır. Ama yazdıklarının neleri yıktığını düşünmeyen kişiler, hayatî konularda sorumsuzca konuşurlar; Stokholm sendromu yaşayan okurlarıyla popüler olurlar . Siz sabırla anlaşılmayı bekler ve ayıyla güreşmeye devam edersiniz!
Ütopyacılar heryerde karşınıza çıkarlar ve ayı da onların yanındadır. Günah ve ütopya “kolay pazarlanan” şeylerken, gerçekçi stratejilere dayanan hayalleri pazarlamak, hep emek ve çaba ister. Ütopya müşterileriyle gerçek ilişkiler kurmak mümkün değildir. Onların ilginç bir özelliği vardır: Onları manipüle edip-kandırabilir veya onlardan uzak kalabilirsiniz. Onlarla dürüst bir ilişki kuramaz veya dürüst bir ticaret yapamazsınız. Onlarla iş yapmanın tek yolu, onları kandırmaktır. Onları kullandığınızda, size maddî anlamda çok şey kazandırırlar. Ama bu alış-veriş bir yandan da ruhunuzu şeytana satmak anlamına da gelir. Siz ruhunuzu şeytana satmak istemezsiniz. Ayıyla güreş yeniden başlar.
Çalışmaktan yorulan insanlarla tanışırsınız; Ama bu kişilerin aileleri ve diğer ilişkileri onlardan hakları olan şeyleri; yani onların zamanlarını ve ilgilerini istemeye devam etmektedirler. Hâlbuki, kendilerinden zaman ve ilgi beklenen bu insanlar, yeterince çabalamış olduklarını düşünürler ve daha maç bitmeden dinlenmek için yere-çimlere uzanırlar. Gençler, hedeflerine hemen ulaşmak isterler; takım elbise giymenin, anlatacak aklı başında fikirleri olmasa da, diksiyon kurslarına gidip alfabedeki harfleri nasıl çıkaracaklarını öğrenmenin yeterli olduğunu düşünürler. İstedikleri şey, çıraklık yapmaksızın yükselmektir. Onlara güreşin onlar değil, ayı yorulunca biteceğini, hedeflerle veya hayatla pazarlık olmadığını anlatırsınız; ama anlamaları uzun zaman alır; benim ayıyla olan güreşim yine başlamıştır ve aslında aralıksız olarak sürmektedir.Dürüst kalmaya çalışıyorsanız, hiç kimseyi manipüle etmek istemiyorsanız ve her zaman aradığınız şey, iki tarafın da farkındalık içinde ve adil bir şekilde yükün altına girdiği ilişkilerse, ayıyla güreş yine başlamıştır.Ama bu uzun karşılaşmadaki son durum şu:
Ne ben, ne de ayı güreşmekten yorulduk. O inatla, bense sabırla devam ediyoruz!
-----------------------
savassenel@gmail.com, savassenel@yahoo.com
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
Yüz yüze ve Online (Skype , Google Drive) verdiği dersler Eğitimler
Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Hizmetleri
SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder