Allah beni duygulu yaratmış. Belki de teyzem beni kucağından düşürdüğü günden beri böyleyim. Zaten birçok şeyi teyzemin beni kucağından düşürmesine bağlarım. Bir yandan da: “Beni sevenler olmuş; hem de kucaklarından düşürmüşler” şeklinde ve çaktırmadan övünmüş de olurum!
Benim gibi saf adamlar kalabalık yaşarlar. Bu da bende kurtulamadığım bir huydur. Mesela hava soğuktur; eve gideceğim ve ısınacağım anı düşünürüm. Böyle bir durumda bir adam sevinir; ama ben hüzünlenirim; çünkü benim bir evim vardır, ama bir sürü insanın evi yoktur. Çünkü ben saf adamım, kalabalık yaşarım…
Şiir yazarım, her dizeyi ölçerek yazarım. Çünkü kalbimi kanatan dizeler ve bu kanamayı aylarca durduramadığım zamanlar olmuştur. Ben de başkalarına aynısını yapmak istemem. Ondan hesaplı-kitaplı yazarım. Kalabalık yaşarım. Bir dizenin, bir satırın kimleri yaralayabileceğini düşünürüm. İçimden neler geçer, ama yazmam, söylemem… Yapamam, yapamadım…
Saf adamım, kalabalık yaşarım. Hüzünlü bir şarkı dinlerken ve içim parçalanırken, bu şarkıyı kimlerin dinleyip de hüzünlendiğini düşünürüm. Bir de ona üzülürüm… Hiçbir köyde benden delisi yoktur!
Saf adamım kalabalık yaşarım ve bunu da övünmek için söylemiyorum. Çünkü bu özelliğin içinizi ısıtacak bir özellik olmadığını biliyorum. Evet, saf adam olmanın ve kalabalık yaşamanın, bana getirmiş olduğu çok özel şeyler vardır. Ama bunları bile söyleyemem. Şimdi siz: "A ne güzel, saf adam, kalabalık adam ne güzel şeylere sahip" demezsiniz, belki: "Ben de niye yok" der üzülürsünüz! Bu sebeple onları söyleyemem. Onun dışında, saf olmanın ve kalabalık yaşamanın bende gurur veya yoğun bir sevinç oluşturmasına hiçbir zaman izin verilmemiştir. Hatta "aptalca" bir vasıf olarak yüzüme vurulmuştur. Bu özelliğim, yazılarımın daha çok okunmalarına veya şiirlerimin çok yayılmalarına sebep olmamıştır. Bi Allah’ın kulu: “Ulen sen ne iyi yürekli adamsın; yazık sana” dememiştir! Dedilerse de imkânlarını incitici şeyler söyleyen veya iç gıcıklayan şeyler yazanlara vermişlerdir. İçlerinden: “Bu saf adam, kalabalık yaşar!” hadi ona imkân verdik, ya yanında aklında yaşayanlara nasıl yetişiriz, onlara ne veririz?” demişlerdir!
Ben saf adamım kalabalık yaşarım; benim bu hâlimin sizler için ne denli kıymetli olduğunu bilemezsiniz? Çünk canınızı hiç yakmadım ve çocuklarınızı hiç üzmedim! Birisini kazara üzdüysem de, peşlerinden yıllarca koştum. Benim sizi ne kadar incitebileceğimi hiç görmediniz! Siz de haklısınız, kıyaslama imkânınız olmadı!
Şimdi siz diyeceksiniz ki: “Yahu ne saf adamsın, madem kalabalık yaşıyorsun… Dağıt yükünü o kalabalığa; e rahat et biraz…” İyi ama kalabalık bana hüznünü veriyor; neşelerinden haberim olmuyor ki! Bana benim hüznüm paylaşmak için gelmiyorlar ki, kendi hüzünlerini bana anlatmak için için geliyorlar!
Saf adamım, kalabalık yaşarım, ama kabalık yapamam. Ama siz bana kabalık yapabilirsiniz, beni incitebilirsiniz… Size cevap vermem, sessizce dinlerim.
Çünkü size sizin gibi davranırsam, siz benim sorularımı kaldıramazsınız.
Sizi incitenlerin kazandığını, günah ve ütopya satanların takdirlerinizi daha çok topladıklarını ve size gerçekten iyilik yapmak isteyenlerin hüzünlendiklerini, incindiklerini ve hastalandıklarını biliyorum. Hatta sizi incitenleri sizi sevenlerden daha çok önemsediğinizi de biliyorum… bunların hepsini biliyorum.
Siz anlayın diye değil, böyle programlandığım için, size başka türlü davranmaya içim elvermediği için ve sizi incittiğimde ben incineceğim için sizi incitmiyorum. Sizi mi önemsiyorum, yoksa kendimi mi koruyorum ben bile bilmiyorum!
Siz beni incittiğinizde ben hüznümü bir şeylere, mesela şiire, yazıya veya bir anıya dönüştürürüm, ama ben sizi incitirsem, siz bunu hiçbir şeye dönüştüremezsiniz! Bunu siz bilmiyorsunuz, ben biliyorum… Ben saf adamım kalabalık yaşarım… Siz incinirseniz, ben de incinirim; bunu biliyorum.
Ben saf adamım, kalabalık yaşarım ve çoğu zaman hüzünlüyümdür. Ama sizler, o kadar çaresiz ve kırılgansınız ki, akranım değilsiniz… Belki size kıyamıyorum, belki kendime yakıştıramıyorum; ama sonuç olarak sizi incitemiyorum…
Saf adamım, kalabalık yaşarım. Ne olacak bunun sonu bilmiyorum!
Allah iyiliğimi versin… Bir tek ondan beklerim...
Bu hâli bana veren de O değil mi?
-----------------------
Savaş ŞENEL'in Vizyon, Misyon ve Değerleri, Çalışmaları Hakkında Kısa Video, Kitapları,
Söyleşileri,
Uzmanlık Alanları ile İlgili Sayfaları,
Günlüğü-Blogu,
Resmî web sitesi,
Facebook sayfası,
Twitter hesabı,
Wattpad hesabı,
Linkedin hesabı,
Instagram hesabı,
About.me hesabı,
ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
HAYATI ISKALAMA LÜKSÜN YOK
(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------