22 Şubat 2010 Pazartesi

Kısa Notlar: Açılmakta olan websitem, Yazarlığın keyifli yanları, Türkiye'de yazar olmak...



Websitem açılıyor: Mimarımız Savaş Öpöz
Arkadaşım Gökhan Yorgancıgil'in tavsiyesiyle açmış olduğum bloglarımı çok seviyorum. Bu bloglar sayesinde, okurlarım, öğrencilerim oldu ve uzun yıllardır görüşediğimiz kişilerle ileitşim kurduk. Bütün bunlarla birlikte benim çalışmalarımı daha derli toplu bir şekilde sunabilecek bir siteye ihtiyaç vardı. Bu konuda bana okurlarımdan Savaş Öpöz bey yardımcı oluyor. Onun özverili çalışmalarıyla yeni websitem oluşuturlmaktadır ve zihnimizdeki şeklini bulana kadar biraz zaman geçecek. Adaşım olan Savaş Öpöz Bey de tasarimcimiz olarak uygun görürse, websitemde daha çok çalışmalarım yer alacak ve sizler de benim ne gibi hizmetler sunmakta olduğumu daha rahat bir şekilde takip edebileceksiniz. Sunmakta olduğum hizmetleri websitemden ve yazılarımı da bloglarımdan takip edeceksiniz. Şimdilik düşüncem budur, ama bakalım zaman ne gösterecek.
Yazarlığın keyifli yanları

Yazmanın bir dolu keyifli yanı vardır. Bununla birlikte, son zamanlarda yaşadığım yeni bir deneyim var ki, bir tek bu bile, "yazmak" dediğimiz ve bazen hiç de kolay olmayan etkinliğe farklı bir anlam katıyor. Bu güzel şey de, uzaklardaki akrabalarınızın veya dostlarınızın sizin yazılarınızı okuyor olduklarını bilmektir. Hayatın telaşı içinde, uzun zamandır görüşemediğiniz bir akrabanızın sizin yazılarınızı okuyup keyif aldığını, bazen bir emaille veya sürpriz bir telefonla öğrenip mutlu olursunuz. Sizin yazılarınızı okurken, bazen duygulandıklarını ve bazen hüzünlendiklerini, ama daha çok umutlandıklarını söylerler.

Bir yazar olarak, bir çok kişiye umut taşımaya veya yaşadıklarını sorunlarla ilgili olarak fikir vermeye çalışıyorum. Bu konuda bana heyecan veren geribildirimler de alıyorum. Bununla birlikte akrabalarınızın sizin yazılarınızı okuyup heyecanlanmaları çok daha farklı bir duygudur. Aranızda kan bağı olmayan kişilerin yazılarınızı okumaları da harika bir şeydir. E zaten okurlarınızın çok azı akraba veya tanıdıktır. Fakat akrabalarınızın veya uzun zamandır görüşmediğiniz dostlarınızın sizin yazılarınızı okuyor olmaları ayrı bir keyif ve sevinçtir.

Akrabalarınızdan veya eskiden beri tanıştığınız, ama uzun zamandır haberleşemediğiniz dostlarınızdan, yazılarınız vesilesiyle haber almanın ve onların yazılarınızı okumakta olduklarını öğrenmenin başka bir güzel yanı da, aslında onlara ulaşmış olduğunuzu bilmenin getirdiği sevinçtir. Onlarla uzun zamandır konuşmamış olsam da, aslında benimle haberleşmektedirler.

Türkiye'de yazar olmak

Benim yazılarımda inşa çabası ve pozitif bir tutum vardır. Bu ise zaten olması gereken şeydir ve aslında takdir alır. Ama gelin görün ki, bu tarz sizi hemen ünlü yapmaz. Benim için ün, başka bir şeyin peşindeyken gelen bir şeydir. Yani ünlü olmak için yazmıyorum; ben kendi yolumda gidiyorum. Bununla birlikte, aşktan, romantizmden veya buna benzer şeylerden söz etsem, daha çok okunacağımı veya daha çok tanınacağımı da biliyorum. Benim yazılarım saygı görüyor, ama merak duygusunu veya romantik duyguları gıdıklamıyor. Gençlerin ve özellikle çocukların da ulaşabileceğini düşündüğümden dolayı, yazılarımda hep mutedil-yumuşak ve dengeli bir üslup kullanıyorum. Hatta çok normal konulardan bile yanlış anlaşılır, yanlış bir yol açar veya yanlış bir konuda ilham veririm diye kaçınıyorum. Fakat "arızalı" veya sıradışı olanın merak uyandırdığı bir zamandayız. Peki bu benim için sorun mudur? Bu sosyal bir sorundur. Yazılarınızda, mucizeler, sıradışı iddialar değil de, gerçekçi ve uygulanabilir çözümler öneriyorsanız, herhangi bir sansasyona veya çatışmaya dâhil olmuyorsanız, ama tersi bir tavır ortaya koyanlar daha çok prim yapıyorsa, takdirleri siz, ama tirajları, reytingleri ve devamında gelen avantajları onlar alıyorlarsa, bu sosyal bir sorundur. Siz efendisinizdir, değerlere saygılısınızdır; "yani iyi aile" yazarısınızdır. Zaten yapmanız gereken de budur. Ama gizli gizli okunanlar veya hayran olunan kişiler, yürek hoplatan, uygulanamaz-ütopik bir romantizmi anlatanlardır. Siz saygı görürsünüz, fakat dikkat çeken kişiler daha çok, sınırları zorlayan kişilerdir.

Şiirim için de durum aynıdır. Türkiye'de çok az insanın ilgileneceğini bilerek şiir yazıyorum. Ama babadan bana geçme ve ona da Allah'ın lütfu olan sesimle, "bayat" aşk şiirleri veya aşkı bayatlatan şiirler okusam eminim ki, şiirlerim çok daha fazla dinlenir. Ama aşkı da sevgiyi de önemsiyorum. Kıymetli bir şey, kıymetli bir kutuda veya bohçada sunulur. Ben de aşkı ve sevgiyi şiirlerime konu ediyorum, ama onları değerli bir paket içinde sunuyorum.

Tanınmış her yazar ve şair kalitesizdir demiyorum. Ama kaliteli bir yazar veya şair bugün tanınmışsa bile, onun çok uzun ve sıkıntılı bir süreçten geçmiş olduğunu biliyorum.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

1 yorum:

  1. Yazar olmak çok zor; çünkü farklı kültürdeki insanlara hitap ederken onların ilgisini yazıda toplamaya çalışmak zorundadır.Bu da herkesin harcı değildir.Uzun vadeli bir çalışma gerektirir.Belki çok ünlü yazarlar var ama bazılarının okuyucunun ilgisini çekmeyecek yazılar yazdığını okudukça anladım.Ünlü oldum diye ağır yazılmış bir dille insanı okurken bunaltan yazarların sadece ünlülüğün altında ezildiklerini görüyorum.Çünkü yazı okuyucuyu bunaltmamalı okurken ilgiyi sürekli tutabilecek yazılar yazmamalılar.Seçtikleri konu ne olursa olsun yazı yazarken okuyucuyu da düşünmeliler.Bazı sivrilmiş yazarların yazdıkları yazılarda da toplumun bakış açısına ters düşecek yazılar görüyorum bu da her ne kadar belli bir kesimi çekecek şekilde yazılsa da devamlı okuyucuyu iten bir durum oluşturuyor.Yine de ünlü olduklarını görmek ilginç oluyor.Çünkü onları bu şekilde yazmaya iten toplumdaki çarpıklaşma diye düşünüyorum.Ne yazık ki kendi değerlerimize yeterince sahip çıkamıyoruz ve bu bir yerden toplum olarak bizi yanlışa itiyor.Tabi ki bunları durdurmak elimizde ancak bu da kültürümüzü korumakla mümkün.Eğitim deyince okul eğitimi anlaşılıyor oysa asıl eğitim bireysel eğitimden başlıyor.Bunu karıştıranlar var.O yüzden insanlar noksan büyüyor.Kültürümüzü içimizde hissetmedikçe ona sahip çıkmamızda mümkün değil.Hala iki kelimeyi biraraya getiremeyen insanlar var.Ben bunları kendi kültürüne yabancı insanlar olarak görüyorum.

    O yüzden önce çuvaldızı kendimize sonra başkalarına batıralım diyorum.Sözüm meclisten dışarı tabi.:)

    Saygılarımla

    Sevinç Kaya

    YanıtlaSil