26 Şubat 2010 Cuma

Bugün, benim doğum günüm


Bir de baktım yeni bir yaşıma girmişim ve bir yandan bir yaşı bitirmişim. Aslına bakarsanız, dünyaya 7 aylık olarak, yani 2 ay 10 gün erken geldiğim günden beri bu böyle! Bütün bu yıllara eşlik eden bir çok şey yanında, merak duygusu da hep benimle olmuş. Hep sorularım olmuş, cevaplar aramışım. Annem ve babam beni susturmadıkları için, bu duygu ölmemiş. Sonradan da bana hep sorular gelmiş. Belki de bu süreç, ilk bir kaç ayı annemin kucağında değil, küvözde geçirdiğim içindir. Belki de daha sonra; mesela ... Yazının devamını okumak için bu satırları tıklayınız
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

24 Şubat 2010 Çarşamba

Madem ki Türküm, Madem ki Doğruyum niye soru sormuyorum!


Lise öğrencisiyken çok okuyan, çokça soruları olan ve yumuşak mizacıma rağmen, inandığı şeyler için gerekirse dik durabilen bir çocuktum. Bir gün bir tarih öğretmenimize bir soru sordum. Benim sorularıma cevap veremeyen veya vermek istemeyen hocamız nedense öfkelendi ve sudan bir sebeple, kendi hâlinde bir arkadaşımızı kelimenin tam anlamıyla dövdü. Verilen mesaj şuydu: "Sorunu beğenmedim, sana da bir şey yapmam; zaten sen de düzgün cevaplar almazsan sorularından vaz geçmezsin, ama senin yerine başkasını incitirim! Haberin olsun!" Ben mesajı almıştım; Ona sorular sormaktan vaz geçtim. Anlamak yerine, incitmeyi tercih eden bu tavrı, almış olduğu "devrim muhafızlığı" eğitiminden kaynaklanıyordu. Bana bir şey yapmayacak olsa bile, benim yerime başkalarını hırpalayacaktı...
Yazının devamını okumak için bu satırları tıklayınız
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

22 Şubat 2010 Pazartesi

Kısa Notlar: Açılmakta olan websitem, Yazarlığın keyifli yanları, Türkiye'de yazar olmak...



Websitem açılıyor: Mimarımız Savaş Öpöz
Arkadaşım Gökhan Yorgancıgil'in tavsiyesiyle açmış olduğum bloglarımı çok seviyorum. Bu bloglar sayesinde, okurlarım, öğrencilerim oldu ve uzun yıllardır görüşediğimiz kişilerle ileitşim kurduk. Bütün bunlarla birlikte benim çalışmalarımı daha derli toplu bir şekilde sunabilecek bir siteye ihtiyaç vardı. Bu konuda bana okurlarımdan Savaş Öpöz bey yardımcı oluyor. Onun özverili çalışmalarıyla yeni websitem oluşuturlmaktadır ve zihnimizdeki şeklini bulana kadar biraz zaman geçecek. Adaşım olan Savaş Öpöz Bey de tasarimcimiz olarak uygun görürse, websitemde daha çok çalışmalarım yer alacak ve sizler de benim ne gibi hizmetler sunmakta olduğumu daha rahat bir şekilde takip edebileceksiniz. Sunmakta olduğum hizmetleri websitemden ve yazılarımı da bloglarımdan takip edeceksiniz. Şimdilik düşüncem budur, ama bakalım zaman ne gösterecek.
Yazarlığın keyifli yanları

Yazmanın bir dolu keyifli yanı vardır. Bununla birlikte, son zamanlarda yaşadığım yeni bir deneyim var ki, bir tek bu bile, "yazmak" dediğimiz ve bazen hiç de kolay olmayan etkinliğe farklı bir anlam katıyor. Bu güzel şey de, uzaklardaki akrabalarınızın veya dostlarınızın sizin yazılarınızı okuyor olduklarını bilmektir. Hayatın telaşı içinde, uzun zamandır görüşemediğiniz bir akrabanızın sizin yazılarınızı okuyup keyif aldığını, bazen bir emaille veya sürpriz bir telefonla öğrenip mutlu olursunuz. Sizin yazılarınızı okurken, bazen duygulandıklarını ve bazen hüzünlendiklerini, ama daha çok umutlandıklarını söylerler.

Bir yazar olarak, bir çok kişiye umut taşımaya veya yaşadıklarını sorunlarla ilgili olarak fikir vermeye çalışıyorum. Bu konuda bana heyecan veren geribildirimler de alıyorum. Bununla birlikte akrabalarınızın sizin yazılarınızı okuyup heyecanlanmaları çok daha farklı bir duygudur. Aranızda kan bağı olmayan kişilerin yazılarınızı okumaları da harika bir şeydir. E zaten okurlarınızın çok azı akraba veya tanıdıktır. Fakat akrabalarınızın veya uzun zamandır görüşmediğiniz dostlarınızın sizin yazılarınızı okuyor olmaları ayrı bir keyif ve sevinçtir.

Akrabalarınızdan veya eskiden beri tanıştığınız, ama uzun zamandır haberleşemediğiniz dostlarınızdan, yazılarınız vesilesiyle haber almanın ve onların yazılarınızı okumakta olduklarını öğrenmenin başka bir güzel yanı da, aslında onlara ulaşmış olduğunuzu bilmenin getirdiği sevinçtir. Onlarla uzun zamandır konuşmamış olsam da, aslında benimle haberleşmektedirler.

Türkiye'de yazar olmak

Benim yazılarımda inşa çabası ve pozitif bir tutum vardır. Bu ise zaten olması gereken şeydir ve aslında takdir alır. Ama gelin görün ki, bu tarz sizi hemen ünlü yapmaz. Benim için ün, başka bir şeyin peşindeyken gelen bir şeydir. Yani ünlü olmak için yazmıyorum; ben kendi yolumda gidiyorum. Bununla birlikte, aşktan, romantizmden veya buna benzer şeylerden söz etsem, daha çok okunacağımı veya daha çok tanınacağımı da biliyorum. Benim yazılarım saygı görüyor, ama merak duygusunu veya romantik duyguları gıdıklamıyor. Gençlerin ve özellikle çocukların da ulaşabileceğini düşündüğümden dolayı, yazılarımda hep mutedil-yumuşak ve dengeli bir üslup kullanıyorum. Hatta çok normal konulardan bile yanlış anlaşılır, yanlış bir yol açar veya yanlış bir konuda ilham veririm diye kaçınıyorum. Fakat "arızalı" veya sıradışı olanın merak uyandırdığı bir zamandayız. Peki bu benim için sorun mudur? Bu sosyal bir sorundur. Yazılarınızda, mucizeler, sıradışı iddialar değil de, gerçekçi ve uygulanabilir çözümler öneriyorsanız, herhangi bir sansasyona veya çatışmaya dâhil olmuyorsanız, ama tersi bir tavır ortaya koyanlar daha çok prim yapıyorsa, takdirleri siz, ama tirajları, reytingleri ve devamında gelen avantajları onlar alıyorlarsa, bu sosyal bir sorundur. Siz efendisinizdir, değerlere saygılısınızdır; "yani iyi aile" yazarısınızdır. Zaten yapmanız gereken de budur. Ama gizli gizli okunanlar veya hayran olunan kişiler, yürek hoplatan, uygulanamaz-ütopik bir romantizmi anlatanlardır. Siz saygı görürsünüz, fakat dikkat çeken kişiler daha çok, sınırları zorlayan kişilerdir.

Şiirim için de durum aynıdır. Türkiye'de çok az insanın ilgileneceğini bilerek şiir yazıyorum. Ama babadan bana geçme ve ona da Allah'ın lütfu olan sesimle, "bayat" aşk şiirleri veya aşkı bayatlatan şiirler okusam eminim ki, şiirlerim çok daha fazla dinlenir. Ama aşkı da sevgiyi de önemsiyorum. Kıymetli bir şey, kıymetli bir kutuda veya bohçada sunulur. Ben de aşkı ve sevgiyi şiirlerime konu ediyorum, ama onları değerli bir paket içinde sunuyorum.

Tanınmış her yazar ve şair kalitesizdir demiyorum. Ama kaliteli bir yazar veya şair bugün tanınmışsa bile, onun çok uzun ve sıkıntılı bir süreçten geçmiş olduğunu biliyorum.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

9 Şubat 2010 Salı

İntikam alma düşüncesini neden sevmiyorum!




İntikam almak istediğim zamanlar olmuştur; kendimle ve özellikle sevdiklerimle ilgili olarak kaldıramayacağım bir kötülük görmekten de hep ürkmüşümdür. Allah'a şükür ki, böylesi bir kötülük görmedim. Bu durumu şuna bağlıyorum: Birisini üzersem, varsa suçumu kabul ederim, suçum olmadığını düşünsem bile, o kişiyle konuşur ve durumu aydınlatmaya çalışırım. Kısacası, benimle ilgili olarak üzülmüş, haksızlığa uğramış olduğunu düşünen veya hisseden birisi olursa, bana ne kadar zor gelirse-gelsin, ona veya onlara benimle hesaplaşma fırsatı vermeye çalışırım. Çoğu insanın istediği de duygularını anlatmak, sesinin duyulduğunu bilmektir ve bu onların hakkıdır. İnsanlar, genellikle, kendilerine kulak veren birisini affetmeye hazırdırlar. Ama temel şart şudur: Sizin yüzünüzden üzülmüş birisini göz ardı etmeyeceksiniz ve yok saymayacaksınız. Bu tavrınız size karşı yapılabilecek ve sizin de cevap vermenizi gerektirecek kötülükleri engeller.

Peki intikam planları yapmayı ve intikam almayı neden sevmem?

Birincisi,
Böyle bir kötülüğün derecesi izafî-yani görece olmakla birlikte, kendi adıma konuşursam, insanlardan irademi elimden alabilecek, beni "ben" olmaktan koparabilecek ve beni bir insana veya insanlığa karşı düşman edecek bir kötülük görmedim veya eğer böyle bir şey olmuşsa, belki de bu konuda kendimi ikna ettim. Bunun için hep şükrederim. Çünkü böyle bir acıyı yaşamak zor bir sınavdır ve yaşadığınız bu acı, Allah korusun, sizi bir "canavara" dönüştürebilir.

İkincisi, bana haksızlık yapmış olan kişilerin bir kısmı, bunu iş hâline getirmişlerdir. Yani seçtikleri veya içine düştükleri hayat, zaten kırıp-geçirmekle sürüyor. Başka bir tabirle sadece benimle değil, herkesle sorunları var. Bunu görebiliyorum ve onları, onlar için üzülmekle birlikte, mutsuz hayatlarıyla başbaşa bırakıyorum.

Üçüncüsü, ben de bizzat affedildim-affediliyorum, sevdiklerim veya farklı insanlar da benim kusurlarımı; hatalarımı hoş gördüler veya hoş görmektedirler. Buna karşı, hem bir teşekkür hem de bir şükran ifadesi olarak, başkalarını da affedebilmeye ve hoş görmeye çalışıyorum.

Dördüncüsü, intikam almayı planlamak veya intikam almak, masraflı bir iştir. Sizi daha iyi işler yapmaktan alıkoyar. İntikam almak için kullanmayı düşündüğünüz yöntemler etik, yasal veya ahlakî de olsalar, intikam almanın maddî-manevî anlamda bir maliyeti vardır. Bu maliyet de, genellikle kazanacaklarınızdan fazladır. Sadece bir birey olarak haksızlığa karşı durmak için tavır koyduğum zamanlar olur, ama bu, intikam almaktan başka bir şeydir. Eğer, intikam alma konusunda kullanmayı planladığınız yöntemler etik, yasal veya ahlakî değillerse, bu süreçte kimyanız değişir ve farklı birisi olmaya doğru gidersiniz. Böyle bir sürece girmeden önce veya bu süreçte iseniz, acilen: "Acaba olmaya doğru gittim/ olduğum bu kişi, olmak istediğim insan mıdır?" sorusunu kendinize sormalısınız.

Beşincisi, çağdaş dünya ve Türkiye, büyük bir fikir kaosu içindedir; bir çok insan "hazzı" mutlulukla karıştırmakta ve "hazcı-Hedonist" tutumla, başkalarını kullanmaya çalışarak mutluluğu aramaktadırlar. Bu sırada, başkalarının kalplerini kırmaktadırlar. Benim tanıdığım ve başkalarının kalplerini kırmakla zaman geçiren bu türden kişilerden çoğu, anlamsız hayatlarının etkisiyle, alkolün veya daha kötü uyuşturucuların pençesinde kıvranmaya başladılar. Şimdi böyle birisinden neyin intikamını alacaksınız? En iyisi onlardan uzak durmaktır.

Altıncısı, bazı insanların fikir düzeyleri nasıl bir kötülük veya hata yaptıklarını anlamaya müsait değildir. Onlar pişman olmazlar, onları sadece korkutabilirsiniz. Yani bir daha aynı hatayı yapmalarını engellersiniz, fakat bunun sebebi hatalarını anlamış olmaları değil, korkmuş olmalarıdır. Bir bakıma hayvanlar gibidirler de diyemiyorum, çünkü insanın hayvanla denk olması teknik olarak mümkün değildir; insan bilinç ve davranış olarak ya hayvandan üstündür ya da aşağıdadır. Bense sevdiklerimden birisi zor durumda kalmadıkça, herhangi bir insanı korkutmayı sevmem. Yaparsam kanunî yollar kullanırım.

Yedincisi, bir insanın kusurunda sadece aklının payı yoktur. Duyguları, arzuları, o anda içinde bulunduğu şartlar vs. de etkilidir. Kanunlara aykırı bir suç işlemişse elbette cezasını çekmelidir. Ama şahsî ve bana karşı bir suçsa, içinde bulunduğu şartları da göz ardı etmemeye çalışırım ve affetmek için bir yol ararım. Fakat, yaptığı şeyin yanlış olduğunu, göz ardı edilmediğini, fakat affedildiğini kendisine bildiririm. Affetmekle birlikte, kendileriyle iletişimimi zayıflattığım kişiler olmuştur. Özellikle kişi, bende kendimi ikna edip-sakinleştirmemi gerektiren ve bu sebeple zihinsel enerjimi boşa harcamama sebep olan düşünce nöbetlerine sebep oluyorsa, o kişiden uzaklaşırım.


Sekizincisi: İntikam almanın hesap edilemez sonuçları ortaya çıkabilir. Yani siz sadece bir kişiyi ve bir şekilde incitmek isterken, o kişiyi maksadı aşan bir şekilde veya bir çok insanı gereksiz bri şekilde incitebilirsiniz. Yani olaylar kontrolünüzden çıkabilir; bu da sonu gelmeyen zararlar ve devamında büyk vicdan azapları getirebilir. İntikam almadan önce sırtınızda 10 kilo yük taşırken, bu yük, vicdana azabıyla birlikte kalbinize girer ve 100 ton olur! İşin acı yanı, olup-bitmiş bulunan şeyleri geri de alamazsınız!

Beni veya sevdiklerimi üzmüş olanlar için tek duam vardır ve o da beddua sayılmaz: Etraflarındaki masum kişilere bir zarar gelmeksizin, insan olarak kaldıramayacakları ağır bir acı yaşamadan, belki kaderin getirdiği küçük bir şokla, suçlarını anlamaları ve pişmanlık duymalarıdır; Pişmanlık duygusu, kişinin sürekli içinde taşıdığı, insanı pişiren, bir yandan da kişiyi arındıran bir tür ateştir ve aslında iyi bir şeydir.

Bununla birlikte kişinin pişman olması mümkün görünmüyorsa, üstelik sefil hayatıyla övünür hâle gelmişse, kanunlardan ve alması gereken cezalardan şu ya da bu şekilde sıyrılıyorssa, zaten onunla başa çıkmak bir sivilin ne görevidir ne de işidir. "Sen rahatına bak! Allah Müntakimdir-intikam alandır, nasılsa yanına kalmayacak" der bırakırım. Bu cümleyi benimle ilgili konularda sarfetmedim, ama nadiren de olsa, kendi hazları veya hedeflerine ulaşmak için başkalarının, özellikle gençlerin hayatlarına acımasızca kastedenler için kullanmışımdır.

Kendime, okurlarıma, sevdiklerime, sevmediklerime vs. tek önerim var: Oturup, sizi veya sevdiklerinizi incitmiş olanların bir listesini yapın, onların hayatlarını gözden geçirin ve onlardan intikam almak için başvurabileceğiniz olası yolları düşünün. Bu yollar, etik, yasal ve sizin içbütünlüğünüze uygun olsalar da, size getirecekleri maddî-manevî masrafı hesaplayın. Yasal haklarınız varsa, başvurun; bu zaten intikam sayılmaz, sizin hakkınızdır. Ama devamında olabilecek şeyleri kaldıramayacaksanız, bunu da iyi hesap edin derim.
Kendi adıma söylemem gerekirse, geçmişte ağzının payını vermiş olmam gereken bazı kişiler olmuştur ve o anda cezalarını vermem gerekirdi. Ama şimdi onlarla uğraşmak için kılımı bile kıpırdatmam!

Bunun dışında en iyisi kendi yolunuzda ilerlemek, sizin ve sevdikleriniz için huzurla birlikte gelen başarılar, en iyi "intikamlardır." Hem o sonuçlara giden yol boyunca gelişir, dönüşür ve olgunlaşırsınız, hem de sonuçları keyiflidir.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------