Vaktiyle bir üniversitede sınıfımda İngilizce dersi
yaparken, dışarda koridordan geçmekte olan bir öğrencinin küfrettiğini işittim.
Yüksek sesle küfrediyordu, işitmemek mümkün değildi ve sınıftaki herkes de işitmiş
olmalıydı.
Derse ara verdim, koridora çıktım, sınıfın kapısını kapattım
ve öğrencilere “gençler, gelin bakayım” dedim. Gençler durumu anlamışlardı ve
küfretmiş olan öğrencinin de yüzü düşmüştü. Ben “toplanın gençler” dedim ve maç
aralarında basketbol koçunun yaptığı gibi omuz omuza verdik. Öğrenciler ne
diyeceğimi düşünerek bekliyorlardı. Ben “bütün sınıf söylenen sözü duydu. Size
bir sorum olacak gençler” dedim ve devam ettim: “Şimdi akşam bir akrabanız, size
oğlu veya kızı için“sizin üniversite nasıl, benim çocuk tercih etmek isterse,
ne diyeyim, tavsiye eder misin?” diye sorsa, ne diyeceksiniz?”
Öğrenciler bir süre suskun kaldılar. Küfretmiş olan çocuk “çok
haklısınız hocam, özür dilerim, bir daha olmaz” dedi. Ben de cevaben: “Gençler, bu üniversitenin
güzel bir yer olmasından sizler de sorumlusunuz, güzel çocuklarsınız, dikkatli
olalım, hadi iyi dersler” dedim.
“Her insan, her şeyden sorumludur” sözü çok hoşuma gider.
Bir kendisini her şeyden sorumlu hissetmesi mümkün müdür? Bu hissi sürekli olarak veya bir an bile taşıyabilecek bir güce veya kapasiteye sahip
midir? Elbette hayır. Fakat insanın mümkün olduğu kadar böyle hissetmeye çalışmasının yararlı olduğu fikrindeyim.
Bir zamanlar bir işadamının yanında tercüman olarak yurtiçinde ve yurtdışında seyhatlere çıkardım. Bu iş adamından çok güzel alışkanlık edinmişimdir. Bunlardan birisi de
her zaman otel odamızı az-çok toplayıp ayrılma alışkanlığıdır. Otelden
özelikle tamamen ayrıldığımızda odalarımızı toplardık. “Nasıl olsa oda servisi gelecek,
odayı toplayacak” diye düşünmezdik. Elbette odayı dip-bucak temizlemiyorduk,
ama odayı elimizden geldiğince, vaktimiz yettiğince, temizlik için gelen kişiyi
lüzumsuz yere yormayacak şekilde bırakıyorduk.
Bir akşam Almanya’da yolculuk ederken, yolumuz güzel bir
kasabadan geçti. Bir sebepten orda durduk. Şöyle bakınca tertemiz caddede yerde
bir kola kutusu gözüme ilişti. Arabadan çıkıp onu çöpe attım. Çünkü yerdeki bu atık, tertemiz
bir sokakta, nezih bir yerleşim merkezinde görüntüyü bozuyordu.
Elbette bir mahallenin, kurumun ve benzeri yerlerin sağlıklı çalışmasından sorumlu olan
birimler vardır. Yani başkasının işine profesyonel anlamda müdahele etmeyi
önermem, ama sorumlu olan kişilerin işlerini kolaylaştırmak bizim de işimiz.
Genel anlamda hayat için de aynı şeyi söyleyebiliriz. İnsan bir
selamla, yorgun olan birisine yer vermekle veya buna benzer bir çok
küçüklü-büyüklü şeyle bir başka insanın nefes almasını sağlayabilir.
Böylesi bir kültürde hayat ve insanlar nefes alırlar, güzelleşirler fikrindeyim.
Böylesi bir kültürde hayat ve insanlar nefes alırlar, güzelleşirler fikrindeyim.
------------------
-------------------
savassenel@gmail.com, savassenel@yahoo.com
--------------
Savaş ŞENEL Kitapları - Tercümeleri
----------------
--------------
Savaş ŞENEL Kitapları - Tercümeleri
----------------