22 Mart 2010 Pazartesi

To love to death is the first step to love to kill!


I llike this face
While I was looking a for a picture that reflects the soul of one of my articles, I came accross this baby. Then I felt very close to him or her. I have no idea if it is male or female. However, the anger on the face implies that it is a male baby due to the assumption I have that you can just see such an anger on man's face.
I feel close to him not because I am a man of anger. Still sometimes I feel angry and I have a lot pof reasons. However, thank God, I know something about how to control anger! Otherwise, my life would be miserable!
Some do not know it and the result can be very bad such as shooting someone they claim that that are in love!
Without mercy, love is nothing but a kind of cruel hatred! So I do not trust love without compassion in it. Love without compassion is like pure gold and you cannot shape it!To read the rest of the article, hit these lines
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

17 Mart 2010 Çarşamba

Bloglarıma sponsor olabilirsiniz veya olun! Bunu yapmak, size prestij sağlar!


Bloglarıma sponsor olabilirsiniz veya olun! Bunu yapmak, size prestij sağlar!

Gülliver'in Seyahatleri" adlı eser, aslında çocuk romanı olarak bilinir, Aslında romanın yazarı Jonathan Swift, eleştiri yanı kuvvetli bir yazardır ve bizim çocuk roman sandığımız bu eser de, aslında yetişkinler için yazılmış olan ve bir hiciv, yani "düzeyli alay" diye nitelendirebileceğimiz bir türdedir.

Gelelim konunun daha farklı bir yanına: Jonathan Swift, bu kitabı, bir kentsoylunun-yani burjuvanın konağının zemin katındaki kütüphanede yazmıştır. Anladığım kadarıyla yazarı karşısına alıp: "Yahu Çin'den-Maçin'den mal getir, köşe ol, namın alsın yürüsün" dememiş. Onun yerine "bende para sende yetenek var, ahanda bunları birleştirelim, Jonathan!" demiş. Yani alınan sonuca bakılırsa, ben böyle tahmin ediyorum! :)

Peki ben ne diyorum? "Bana evinizde bir yer tahsis edin!" demiyorum! Çünkü ben, en iyi kendi evimde veya ofisimde yazabilirim! Ama kalabalık yerlerde sözgelimi, havaalanlarında, açık havada, kısacası her yerde yazabilirim!

Bu yazıları gerçekten yararlı görüyorsanız, size, sevdiklerinize veya bir grup insana gerçekçi bir umut verdiğine inanıyorsanız durum başka. Elbette yazılarım konusundaki teşekkürlerinizi ve takdirlerinizi çok önemsiyorum ve seviyorum. Bununla birlikte "İleriye doğru bir adım atma zamanı gelmiş olmalı" diye düşünüyorum. Karşılıklı yarar anlayışını temel alan bir yaklaşımla bu sayfalara sponsor olma aşamasına geçelim derim.

Yazıların içeriği konusunda eleştirileriniz veya düşünceleriniz olabilir; ama sakın ha "Sponsor olacağım" diye düşünerek beni kökten değiştirmeye çalışmayın! Çok kırılırım!
Baktım olmuyor, bütün yazılarımı İngilizce'ye tercüme edip, yurt dışından da sponsor bulabilirim! :) Ama "girişimcilerimiz, takım çalışmasına alışıktırlar" diye düşünüyorum. Gerçi ben yazılarımı İngilizce'de tercüme edeceğim veya tamamen İngilizce yazacağım. İkincisi de bir ihtimal. Sponsor olduğunuzda, uluslarası bir sayfaya sponsor olmuş bulunacaksınız.
Ben nasılsa yazmaya devam edeceğim: Ne demiş Ahmet Arif: "Aç kaldım, susuz kaldım; terketmedi sevdan beni!" Bu yazma aşkı veya tutkusu veya bağımlılığı beni terketmez! Bu sponsorlardan bağımsız ve sadece kendimden ve okurlardan güç alan bir şeydir. Yani her halükârda yazmaya devam ederim. Fakat bloglarıma sponsor olursanız, karşılıklı prestij artışı olabilir diye düşünüyorum.

Unutmayın, siz farkında değilsiniz, ama sizin ailenizden, akrabalarınızdan, şirketinizden, çalışanlarınızdan veya başka bir gruptaki yakınlarınızdan birisinin yolu bir gün mutlaka bu yazılara düşmüştür veya düşecektir.
Yazım öncelikle size hitap ediyor. Sizde sponsor olacak güç veya anlayış paralelliği varken, başkasına bakmayın. Ama sizinle birlikte başkalarının da sponsor olmalarını sağlayacaksanız o başka!
Peki bu konuda nasıl çalışabiliriz:
1. Bu bloglara ilan verebilirsiniz.
2. Çıkmış olan kitabıma veya sonraki kitaplarıma sponsor olup şirketinizin veya organizasyonunuzun adına bastırabilirsiniz.
3. Hoşunuza giden yazılardan, şirketiniz veya organizasyonunuz için bir kitap hazırlamamız talebinde bulunabilirsiniz.
4. Veya bizim çalışmalarımızı kolaylaştıracak başka imkânlar sunabilirsiniz.
Bunun dışında olabilecek şeyleri sizler bize bildirebilirsiniz.
Sponsorluk konusunda yazışmak için aşağıdaki email adreslerini kullanabilirsiniz.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Hepimiz kırılganız, ama hiç birimiz dokunulmaz değiliz!



Her gücü bir kontrol eden, diğer bir güç odağına ihtiyaç vardır. Büyük bir güce sahip olan en dürüst insan bile, ondan zaman zaman hesap sorulmazsa, dejenere olur. Güç ve yetki, ağır birer sorumluluktur. Sahip olduğu güç konusunda bir yerlere hesap vermeyen birisi, (doğal olarak) insan olduğu için dejenere olmaya ve o gücü maksadını aşan bir şekilde kullanmaya başlar.
Sözgelimi, babanın otoritesini anne, annenin şefkatini baba dengeler. Çünkü babada bulunan güç, kadındaki derin şefkat de birer kaynaktır ve bunlar da, diğer bir güç tarafından dengelenmezse, kontrolden çıkarlar. Annenin dizginlemediği baba diktatöre, babanın dengelemediği anne ise şefkatiyle, çocuklarının hizmetçisine dönüşebilir.

Dengeleyici ve kontrol edici bir arkadaştan yoksun olan her güç, yoldan çıkabilir veya kötüye kullanılabilir.

Kurumlar da insanlardan oluştuklarına göre, aynı şey onlar için de geçerlidir.

Dünyada sorgulanamayacak, kendisine soru sorulmayacak ve sahip olduğu gücün hesabını vermek zorunda olmayan hiç bir kişi veya güç yoktur.

Sorgulamaktan kastım, acımasızca hesaba çekmek, özellikle yıpratmaya çalışmak değil, anlamaya çalışmaktır.

Ben de, 5 yaşındaki kızım da dahil olmak üzere, herkesin nazik, beni anlamaya ve hatta bazen yıpratmaya yönelik olan sorularına sakince cevap veririm.

Hatta bana soru soranları mat etmeye kalkıştığımı düşünmesinler diye, kendi sorularımdan vaz geçtiğim de olur.

Yine de soruları anlayışla karşılarım. Yeterli ve doyurucu cevaplarım yoksa, tekrar düşünürüm veya kendi cevaplarımı gözden geçiririm.

Sorulardan korkmam, çünkü başkasının bana sorduğu, ama benim kendime daha önce sormadığım bir soru yok gibidir. Ben kendime karşı başkalarından daha acımasızım merak etmeyin!

Dolayısıyla, inançlarınızı veya ilkelerinizi anlamaya çalışan sorulardan korkmayın, açıklıkla cevap verin ve endişe etmeyin. Sağlam cevapları olanlar, sapa sağlam ayakta kalırlar!

Her soruya cevap vermek zorunda değilsiniz, ama hayata veya onun bir yanına dair bir teklifiniz veya bir iddianız varsa, sorulara da hazırlıklı olun. Çünkü bir iddiaya veya veya teklife sahipseniz, size çok soru sorulur ve bu durum doğaldır da!
Korkmayın!
Ama başkasına ait bir arabayla kızlara hava atan tamirci çırağı gibi, elinizdeki geçici güçle havaya girdinizse, soruları cevaplamak da çok zor olur!
Hepimiz kırılganız, ama hiç birimiz dokunulmaz değiliz!
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Üsküdar Belediyesinin Çanakkale Zaferiyle İlgili Fotoğraf Sergisi ve Durumu Anlayamayan Yabancı Turistler


Evden çıkmış ve rahvan adımlarla ofisime doğru yürürken, Üsküdar Meydanında-Belediye binasının önünde bir fotoğraf sergisi gördüm. Bu sergide, fotoğraflarla Çanakkale Savaşı anlatılıyordu. O dönemin hemşirelerini ve askerlerini canlandıran gençlerin fotoğraflarını çektim. Sergide gördüğüm fotoğraflarda benim en çok ilgimi çeken, Türk askerlerinin kendileriyle birlikte yabancı askerlere de Tifo aşısı yaptırmalarıydı. Churchil'in Türkler hakkındaki düşüncelerini okumuş birisi olarak, Türkler'in kendilerine insan gözüyle bakmayan ve cephede kendilerine karşı savaşmış olan düşman-esir askerlere de Tifo aşısı yapmaları inanılmaz bir insanlık örneğidir! Sergiyi gezmekte olan yabancı turistler de vardı, ama belediyemiz, İngilizce açıklamalar koymayı yine ihmal etmişti!

Bakın bu fotoğraf sergisini dolaşırken aklıma neler geldi:
Hiç kimsenin dertlerini veya sıkıntılarını küçümsemem. Herkesin derdi veya sıkıntısı kendisine göre ağırdır. Fakat bir savaşın içinde olmak veya etkilerini yaşamak, her zaman bir çok şeyden daha acıtıcı ve yıpratıcıdır. Hatta, o dönemleri görmüş olan bir düşünürümüz: "Harb-i umumiyi gören ihtiyardır!" Yani: " Dünya Savaşını gördüyseniz veya etkilerini yaşadıysanız, siz artık yaş itibariyle çocuk da olsanız, yorulmuş, ihtiyarlamış bir ruh ve zihin hâline sahipsinizdir" diyor.
Ben Çanakkale Savaşını, daha yeni yeni anlıyorum diyebilirim. Çünkü bir üst kavramı alt kavramlarına ayırıp, sonra üzerinde düşünmeyi yaşım ilerledikçe öğrendim. "Savaş" dediğimiz üst kavramın hangi alt kavramları içerdiğini düşünürseniz, siz de Çanakkale Zaferini veya diğer savaşları daha iyi anlarsınız. Ben size biraz fikir vereyim.

Savaş demek "yuvadan ayrılık" demektir.

Savaş demek: "Nişanlını, eşini, çocuklarını terk etmek ve belki de bir daha görememe ihtimaliyle yaşamak" demektir.
Savaş demek: "Evini, köyünü, akşamları güneşin batışını seyrettiğin sokakların vs. düşman eline geçmesi" demektir.
Savaş demek: "Ölme ihtimali" demektir.
Savaş demek: "Sevdiğin şeyleri, dünya gözüyle bir daha görememe ihtimali" demektir.
Savaş demek: "Nişanlını, eşini, çocuklarını terk etmek demektir."
Savaş demek: "Sevdiğin kadının sahipsiz, kimsesiz kalması, belki de düşmanın veya fırsatçıların tacizine uğraması" demektir.
Savaş demek: "Bir milletin aydın, genç veya olgun bireylerinin" biçilmiş ekin gibi
toprağa dökülmesi demektir.
Savaş demek: "Fiziksel, cinsel veya psikolojik yokluk, açlık ve sıkıntılar demektir." demektir.
Çanakkale Savaşı ise bambaşka bir tarihtir.

Yani savaşı veya onun etkilerini yaşamak, telefon şarjınızın olmadık yerde bitmesinden, sınavlarınızdan, bir otobüsü veya uçağı kaçırmaktan, sevdiğiniz kızın veya erkeğin sizi terk etmesinden, maaşınızın yetersiz gelmesinden ve buna benzer şeylerden daha büyük bir felakettir veya daha büyük sorunları içerir. Öyleyse, sorunlar karşısında dim dik kalıp çareler aramak lazım. Çünkü hiç bir sorun, bir savaşı ve hele de Kurtuluş Savaşı gibi bir süreci yaşamaktan daha acı ve zor değildir.
Ne sizin sorunlarınızı ne de kendi sorunlarımı küçümsüyorum. Bütün istediğim, yaşamakta olduğunuz sıkıntılara bir de bu açıdan bakmanız ve şu soruyu sormanızdır: "Acaba bu problemin üstesinden nasıl gelebilirim veya onunla yaşamayı nasıl öğrenebilirim?"
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

16 Mart 2010 Salı

Devlet Su İşleri/ Bırak Bu İşleri!



Okurlarımla ve fikirlerine değer verdiğim diğer kişilerle, yazılarım hakkında konuşuyoruz. Kimisi: "Yahu ne sızlanıyorsun, bağırsana!" diyor, kimisi: "Kendinden emin tavrın okuyucuyu rahatsız edebilir" diyor. Diğer başkaları da: "Daha keskin yazsanız, daha güzel olur" diyor. "Böyle güzel, böyle yazmaya devam edin" diyenler de var. Bütün bu düşüncelerin sahipleri kendince haklı ve onların yorumlarını önemsiyorum. Derken, bu tür alış-verişler arasında kendi hâlimde yazmaya devam ediyorum. Yazının Devamını okumak için bu satırları tıklayınız.
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

15 Mart 2010 Pazartesi

Şiddete-Kaba Kuvvete Başvuran Erkekler, Zayıf ve Çaresizdirler!




Bir gün Kabataş motorundaydım. Motor, Üsküdar'a yanaşmış ve biz, yolcular da iskeleye inmiştik. Derken önümdeki zayıf ve çelimsiz bir adam, aksi ve gür bir sesle: "Gelsene!" diye arkasındaki birisine emir verdi! Ben de, "bu adam kimi azarlıyor acaba?" diye merakla baktım ve azarladığı kişinin bir kadın olduğunu gördüm. İçimden de gülümsedim: Aslında kadın adamı bir tokatta yere yıkabilirdi ve aslında adam da kendisine değil kadındaki terbiyeye güvenip "dayılık" yapıyordu. Erkeklerin bu "kabadayı" tavırları, her ne sebeple olursa olsun sıklıkla gereksiz bir görünüm çiziyor ve beni de rahatsız ediyor.

Burada temel sorun olarak kendisini ve kadınları tanımamazlık durumunu görüyorum. Ayrıca belki de bazı erkeklerin öğrenmiş oldukları dil bu. Mesela Çince bize çok zor gelir, ama bir Çinli o dili konuşur, çünkü o dili bilir. Şiddet, konuşması bana zor gelen bir dildir, masraflıdır ve sorunları artırır, fakat bir insan bu dili biliyorsa, bu dili konuşur. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Ama bir tezim var ki oda şudur: Doğal olan şey, her zaman doğru olan şey değildir. Doğal olan bir çok şeyin devamı rahatsızlık vericidir.

Erkeklerin, şiddete başvurmalarının bir sebebi de erkeklerin, kendilerini, kadınları ve diğer bireyleri anlamak konusunda sıkıntı yaşıyor olmalarıdır. Çünkü çok çalışıp az kazanıyorlar, zamanları yok. Zamansızlık probleminden dolayı, normal taleplere cevap veremeyince, iş diktatörlüğe kalıyor. İstisnalar dışında, patronların veya sosyal bilimcilerin bu konuda çalışmaları veya tezleri yok. Bazı patronlar, size işten atılmadığınız için şanslı olduğunuzu söylerler veya aslında diğer bazı işverenler, size daha fazla imkânlar tanımak isteseler de piyasa şartları sebebiyle bunu yapamıyor olabilirler. Bu şartlar altında, sizin eşinizle veya çocuklarınızla yeterince zaman geçirip-geçiremediğiniz gibi bir konu kolayca gündeme gelemez. Belki kendi ilişkileri için bile böyle bir sorunun varlığının farkında değildir.

Bazı kişiler, kadınların ekonomik güce ulaşmalarının evlilikleri tehlikeye soktuğunu söylüyorlar. Güç ve seçeneklerin insanları şımarttığı doğrudur. Fakat bunda, egemenliğini kadınların çaresizliği üzerine kurmuş olan ve sıklıkla sözlü ya da fiilî şiddete başvuran erkeklerin de büyük suçu var. Artık yeni seçenekleri olan hangi insan, hayatını gözden geçirmemiş ki, bir kadın bunu yapmasın? Yeni seçenekleri olması, kadının erkeğini bırakacağı anlamına gelmiyor. Ama kadın önemsendiğini ve sevildiğini görmek istiyor.

Bir bayan avukat, eşlerine sadakatsizlik eden kadınların çoğunun, intikam için yani, erkeğin aynı şeyi tekrar tekra yapmasına tepki olarak, bu duruma girdiklerini söylemişti. Bu çok ilginç bir durumdur. Bir erkeğin kaba-kuvvete başvurarak karşı tarafa verdiği manevî hasarın çok, ama çok fazlasını, bir kadın hiç bir şekilde şiddete başvurmadan karşısındakine verebilir. Erkeklerin şiddet kullanarak, aslında hangi potansiyeldeki bir öfkeyi besledikleirni görmeleri gerekiyor.

Erkeğin şiddet kullanmasında en önemli etken duygularını yönlendirememeleridir. Erkekler, hayatlarındaki kadınlara (eş, kız, akraba vs) karşı, kadınların belki anlayabilecekleri, ama deneyimleyemeyecekleri bir duyarlık taşırlar. Bu duyarlık yönetim becerisi gerektiren ve kolay incinen bir duygudur. Bilim adamları, erkeklerin özellikle eşleri konusunda baş gösteren bu duyarlığı, erkeğin çocuğun kendisinden olduğundan emin bulunma isteğine bağlarlar. Kadın, bir çocuğun kendisinden olup-olmadığını bilir, çünkü çocuğu dünyaya getiren odur. Ama erkek, kendisini bundan hep emin olmak zorunda hisseder; önce eşini ve daha sonra hayatındaki bütün kadınları etkisi altına alan bir sakınma-koruma duygusu ortaya çıkar. Burada kadınların kendilerine has ve zarif yapıları da önemli bri etkendir. Bir insan sizin gözünüze daha zarif ve narin görünüyorsa, onu koruma-sakınma duygusuna kapılırsınız.

Fakat, kadın da bir bireydir, iş hayatı, cinsel hayatı, istekleri, arzuları ve büyüyüp-geliştiği normal bir süreç vardır. Bu sürecin erkek veya kadın için başıboş geçmesini savunmuyorum, çünkü değerlere oturmamış süreçler insanı değersizleştirirler. Fakat sözgelimi bir baba, kızının bir bir gün yetişkin bir birey olduğu, kişisel, cinsel bir kimliği veya arzulara sahip bulunduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorundadır. Çünkü normal olan budur, yani doğal olan bir gencin büyümesi, olgunlaşmasıdır.

Dolayısıyla, erkek, kendisine ağır gelse de bununla yüzleşmek zorundadır. Bu yüzleşme, bireylere sınırsız özgürlükler verilmesi anlamına gelmez, ama yönetilmesi ve tedbirli davranılması gereken bir süreçtir

Değerler çatışması ise ayrı bir konudur. Belli bir yaştan sonra sözgelimi kızımızın değerleri bizimle çatışabilir ve bu durum bizi çok acıtabilir, ama bu da şiddet için geçerli sebep değildir. Genellikle şiddetin ana sebepleri de değerler çatışması değil, değerler dayatmasıdır. Diyelim ki böyle bir değerler çatışması durumu var: Dayakla veya şiddetle yola getirdiğinizi düşündüğünüz bir insan veya ilişki, zaten şirazeden çıkmıştır. Şiddet, bir insanı sadece iki yüzlü ve tilki yapar. Şiddet kullanarak bir insanı, sindirirsiniz, hasta veya katil edersiniz, ama o insanı fethedemezsiniz.

Şiddet, sadece aciz ve çaresiz olduğunuzu gösterir; başka hiç bir anlamı yoktur.

Gerçekten erkek olanlar, insanların duyguları, sıkıntıları, arzuları veya beklentileriyle yüzleşirler. Sevdikleriyle veya özellikle kendi ailesindeki kadınlarla iletişim hâlinde olurlar. Bir erkek öfkesine kapılma ve şiddetiyle değil, öfkesini kontrol etmekle büyür. Aslında erkeklik budur. İnanıyorum ki, hiç bir kadın, onu seven, önemseyen, ve değerlerini dayatmayan, ama incelikle paylaşan bir erkeği (eşleri, babaları vs) hayal kırıklığına uğratmak istemez.
Erkeklere önerim, kabadayı tavırları bırakıp, aklı başında bir aile babası olarak, eşleriyle, çocuklarıyla ve özellikle kızlarıyla çok, ama çok zaman geçirmeleridir.

Onları anlamaya ve zor gelse de onların dünyalarıyla yüzleşmeye karar verin.

-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

Dede ve Torun



Dede ve Torun:
Bir bekleme anında yakaladığım bir fotoğraf.. Tabi usta fotoğrafçılar, ellerinde olmadan: "Yahu Hocam, şöyle yapsaydın, böyle çekseydin!" diyecekler. Bunu biliyorum, çünkü ben de bazı yazıları okurken: "Yahu şöyle yazsaydı, böyle yazsaydı" diyorum.:) Yine de, fotoğrafın konusu güzel olduğu için yayınlıyorum. Bebenin yüzünde "bu kalabalık da neyin nesi?" sorusu ve hafif yorgunluk; dedenin yüzünde de sevgi ve umut var. Kucağındaki şekerparenin, ilk torunu olduğunu söyledi. Durumun nezaketini ve heyecanını artık siz hayal edin!
-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------