6 Mayıs 2009 Çarşamba

Ben “Bungee Jumping” (bunci: camping) yapmış bir yazarım!


Bir televizyon programında "bungee jumping" yapanları görüp “Ahha! İşte bu!” dediğimi hatırlıyorum! O günden sonra kendimi zihnen bu spora hazırlamıştım ve bir gün kendimi boşluğa bırakmak için fırsat bekliyordum! Tabi ki gerekli güvenlik önlemleri alındıktan sonra ve bedenime sağlamca bağlanmış olan kalın ve esnek bir urganla birlikte! Fakat bu sporda “size matters!” yani boyut önemlidir. Atlayışı yaptığınız yerin derinliği veya yüksekliği 50 metre, ama urgan 60 metreyse, 10 metre fazlanız var demektir ve bu ne zenginlik ne de cömertliktir, sadece felakettir!

Aslında bu teşebbüsümü Amerika’daki Grand Canyon’da veya Boğaz köprüsünde ortaya koymak istiyordum. Ama çalışmakta olduğum üniversitedeki yaz festivalinde fırsat ayağıma gelince, fazla nazlanmadım! Çünkü küçük bir adımın zararı olmazdı.

Önce adımı listeye yazdırıp sıraya girmiş oldum. Daha sonra beni görenleri ve öğrencilerimi atlayışımı seyretmek üzere davet ettim! Bazı bilmiş hocalarımız: “Ya hoca şaka yapma!” gibi sözler ettiler. Hâlbuki ben ciddiydim, ama bu tipler genellikle karşılarındakini “okuyamazlar” ve sizin yemin-billah etmenizi beklerler. O da bende yok!

Derken okulun geniş meydanına indim. İlgili görevliye gidip, güvenlik ihmali hariç, sporun doğasından dolayı herhangi bir sağlık sorunu ortaya çıkarsa, tek sorumlunun ben olduğumu belirten bir kâğıdı imzaladım. Daha sonra da atlamayı yapacağım iskeleye binip görevli genç arkadaşla birlikte yaklaşık 40 metre yukarıya çıktık. Aşağıya baktım; herkes minicik görünüyordu!

Bu tür durumlarda beklemenin korkuya sebep olduğunu biliyordum. İskeledeki görevli beni teçhizatla donatırken ona şunu söyledim: “Bana “yapabilirsin” de bakim!” O da: “Hocam tabî ki yapabilirsiniz” dedi. Ben de: “Tabî ki yapabilirim!” diye cevap verdim. Sonra hiç beklemeden kendimi boşluğa bıraktım!

Boşlukta süzülürken, kalın urganın sizi çekeceği anı beklersiniz ve en sonunda, bir el sizi birden yakalar gibi bu esnek urganın ucunda asılı kalıp-sallanmaya başlarsınız. Sonra sizi aşağıya indirirler! Derken yoğun bir alkış tufanı! Bu spor, balık tutmaktan farklıdır ve illa ki seyircileriniz olmalıdır!

Sonradan öğrendiğim ve güldüğüm bir şey oldu. Bir televizyon kanalı orada çekim yapıyormuş. Fakat bungee jumping yapan bir üniversite hocasını değil de, kendi sunucularını bu sporu yaparken çekmişler! Süper bir habercilik anlayışı!

Sonraki günlerde bir gün üniversitenin tanıtım bürosuna gittim, bir de ne göreyim? Benim yaptığım atlayış videoya alınmış ve kayıt bürosunda gelen-giden seyrediyor! Ama görüntüyü alttan aldıkları, uzaktan çekim yapmadıkları, yani boşluğu ve derinliği iyi vurgulayamadıkları için, bendeniz 40 metreden değil de, sanki 2 metre yükseklikteki pencereden atlar gibi, yani çok komik görünüyordum! Hele "olgun bir armut" gibi sallanışım çok komikti! Yani yukardaki fotoğraftaki güzellik, benim olayımd ayoktu!

Ne diyeyim: Allah bizi kompozisyon ve estetik duygusu olmayan kameramanlardan ve fotoğrafçılardan korusun! Ben o kadar yüksekten atlayayım, sen bu güzelliği estetik açıdan "öldür!" Bana reva mı?

-----------------------

SAVAŞ ŞENEL KİTAPLARI

AZ ACILI VE KALICI İNGİLİZCE-YABANCI DİL ÖĞRENMEK İÇİN PÜF NOKTALARI
Kitabın Tanıtım Yazısı
Kitabın Facebook sayfası
Kitabı buradan satın alabilirsiniz: Kitapyurdu.com

(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)

ÇAY SAATİ İÇİN HAFİF YAZILAR


(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)




(Kitabı İmzalı Edinmek İsterseniz Bize Yazınız: savassenel@gmail.com)
-------------------

1 yorum: